• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/ktdgokmen
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=05347896126
  • https://twitter.com/Kucuktasdemir
  • https://www.instagram.com/gokmenktd/
  • https://www.youtube.com/channel/UC2oheUfhR7iDi5hqG-_1HfA?view_as=subscriber
Site Menüsü
Linkler
Site Haritası

Demokrasi cebe geliyor

 

 

Demokrasi cebe geliyor

 

 

Gökmen Küçüktaşdemir



  

Geçtiğimiz günlerde siyasetçi, sosyal girişimci ve bir şair olan Kader Sevinç'le bir araya geldik. Brüksel’de Avrupalı sosyal demokrat partilerin şemsiye partisi PES’in başkanlık divanı üyesi, CHP Avrupa Birliği Temsilcisi ve Washington’daki Johns Hopkins Üniversitesi/SAIS’in akademi üyesi olarak çalışmalarını sürdüren sevgili dostum ile siyasetin geleceğini konuştuk. Diplomatic Courier dergisi tarafından ve küresel lider kuruluşu YPFP tarafından dünyadaki “En Etkili Dış Politika Liderleri“ arasına seçilen Kader Sevinç hem Türkiye'nin Avrupa'dan nasıl göründüğünü anlattı hem de kısa bir süre sonra Türkiye siyasetini şekillendirecek yeni bir projeden ve ortaya koyduğu perspektiften bahsetti.



 

TELEFONLA KATILIM 

 

Eğer Kader Sevinç'in hazırlığını yaptığı hareket başlarsa, araçlar gerçek olursa herkes cebindeki akıllı telefonlar üzerinden siyasi karar mekanizmasına katılım sağlayabilecek. Yayladaki çoban da, plaza çalışanı da... Katılım seçim günü ile sınırlı olmayacak. Kader Sevinç, katılımcı demokrasinin hayata geçmesi gerektiğini göz önüne alarak aktif yurttaşlıktan da akıllı vatandaşlığa geçilmesi gerektiğine inanıyor.

Tüm bunları konuşurken erken seçim olasılığına, partilerin iç işleyişine, dışarıdan nasıl göründüklerine, kendilerini liderler olarak görenleri arasındaki kavgalara değinmemeyi başarabildik. Çünkü artık farklı şeyler konuşmak gerekiyor.

 

DÜNYA GÜNDEMİNDEN KOPUK

 

Uzun süre dünyadaki değişik ekonomik ve siyasi modelleri inceleyen biri olarak Kader Sevinç Türkiye'nin durumunu şöyle özetliyor: "En önemlisi konunun eski anlamda bir 'siyaset' tartışması olmadığını idrak etmektir. 21. yüzyılda sanayi devrimi 4.0 olarak özetlenen köklü bir değişim başladı. Daha önce buhar, elektrik ve elektronik teknolojileri sadece ekonomik değil siyasal ve toplumsal boyutlarda da insanlık uygarlığını şekillendirdi. Önümüzdeki yılları da dijital ekonomi, yeşil enerji, nesnelerin interneti ve yapay zeka gibi muazzam teknolojik atılımlar şekillendirmeye başladı. Küreselleşmenin de olumlu ve olumsuz etkilerini bu analize dahil ettiğinizde demokrasinin de kaçınılmaz bir devrimsel değişim evresine girdiğini görüyoruz. Türkiye’nin en büyük sorunu bu somut gündemden kopuk bir siyaset girdabı içinde olmaktır."

 

SORUN SİYASETÇİLERDE

 

Kader Sevinç "y kuşağı"nın kendini çok iyi yetiştirmiş, kaybolmamış bir ferdi. Yakın gelecekte karşınıza bir lider olarak çıkarsa hiç şaşırmayın derim. Çünkü yurt dışında onun kadar aktif Türk politikacı sayısı çok az. Ülkemizde olduğu gibi tüm dünyada politik enstrümanlara ve özellikle demokrasiye olan inanç zayıflıyor. Türkiye'de de siyaseten büyük bir tıkanma var. Bu tıkanma için de Sevinç, aslında sorun demokraside değil siyasette; siyasetçilerde olduğunu söylüyor. Sevinç, "Avrupa Birliği’nin kamuoyu görüşlerini düzenli olarak ölçen kuruluşu Eurobarometer’in en son araştırmalarından biri yurttaşların siyaset hakkında ne düşündüklerine ilişkin: AB vatandaşlarının % 71’i siyasetin bozulmuş olduğunu düşünüyor. 2014 Mayıs’ında yapılan Avrupa Parlamentosu seçimlerine yurttaşların katılım oranının tarihinin en düşük seviyesinde gerçekleşmesi de bu güven eksikliğine işaret ediyor. Ülkelere göre değişmekle beraber ulusal seçimlerde de eğilim aynı. Yurttaşların demokrasiye olan inancı zayıflıyor; siyaseti sorgulamamız kaçınılmazlaşıyor. Kadir Has Üniversitesi’nin yıllık olarak gerçekleştirdiği “Türkiye Sosyal Siyasal Eğilimler Araştırması”na göre Türkiye’de halkın en az güvendiği kurumların başında yüzde 33,9 ile siyasi partiler, yüzde 31,8 ile TBMM, yüzde 27,8 ile medya geliyor. Türkiye’de siyaset kurumlarına duyulan güvensizlik uluslararası eğilimlerden bağımsız olmadığımızı gösteriyor" diyor.

 

 

YURTTAŞLARIN KATILIMI ŞART

 

Sevinç, siyasette yaşanan tıkanıklığın aşılması her karar aşamasına yurttaşların derinleştirilmiş katılımından geçtiğini belirtiyor. Sevinç, "Kurumlar merkezli değil, yurttaş odaklı olmalıyız. Tüm siyasi kurumlarımızı, araçlarımızı buna göre yenilememiz gerekiyor. Dolayısıyla eğitim sistemimiz de bilgiyi çok daha iyi kullanmayı bilen, sorgulayan, özgür, yaratıcı ve toplumsal bilinci yüksek bireyler yetiştirmeli" diye ifade ediyor.

 

Her şey olduğu gibi siyasi partiler ve kurumlarda bir değişim gösteriyor hatta bölünüyor kimi zaman. Ülkemizde son olarak AKP'den diskalifiye edilenlerin kurmak istediği yeni bir parti örneğinde olduğu gibi her gün siyasette iktidar şemsiyesi altında kendini yenilemeye çalışıyor. ABD’de de aday belirleme sürecinde Demokrat Parti’nin başkan adayı olmak için yarışan Bernie Sanders da, Cumhuriyetçi Parti’nin adayı olmak için yarışan Donald Trump da iki ayrı kanatta benzer bir tepkinin sonucu olarak geniş kitlelerin desteğini kazandı. Sevinç nu değişimi şöyle açıklıyor: "Sisteme ve anaakım siyasete olan güvensizlik, değişim talebi ve öfke. Bu yönelimler bazen Sanders örneğinde olduğu gibi daha yurttaş odaklı, ilerici bir siyasetin savunuculuğuna dönüşürken bazen de aşırı sağcı, Trump örneğindeki gibi otoriter, ayrımcı siyasetin etkisine kaptırıyor değişik kesimlerden yurttaşları. Ortak bir diğer özellik ise partilerin kayıtlı delegelerinin tercihleri ile geniş seçmen kitlelerinin taleplerinin uyumsuzluğu. Parti bürokrasisi, delegeleri başka önceliklerle farklı adaylara, yurttaş kitleleri daha başka önceliklerle daha farklı adaylara yöneliyor. Bazen yurttaşların tercihi olan adaylar partinin adayı olamıyor. Demokrasi kendi içinde katılım ve temsil sorunu yaşıyor.

Benzer örnekler Avrupa’da da var. Örneğin İngiliz İşçi Partisi Lideri Jeremy Corbyn de benzer bir halk desteğini arkasına alıp, kongrede oy vermelerini sağlayarak partinin başına geçmişti. Lider tercihi farklı olan parti bürokrasisi ve delegeleriyle ise hala çok uyumlu olduğu söylenemez. Aynı zamanda İngiltere’de anaakım siyasete itirazı olan, işsizlik, ekonomik ve sosyal sorunların da etkisiyle aşırı hareketlere, örneğin UKIP’e yönelen seçmenlerin sayısında büyük bir artış var. Fransa’da aşırı sağcı Le Pen’e olduğu gibi. Diğer taraftan Londra Belediye Başkanı seçilen Sadık Khan ise siyasetin köhnemiş etnik ve dinsel hamasetini seçmenlerin günlük yaşamını ilgilendiren somutpolitikalarla aşmayı başardı. Yeni eğilimleri gecikerek de olsa gören anaakım siyasi partiler hummalı bir çalışma içine girdiler. Bugün Avrupa’nın dört bir yanında bu tartışmanın ve hem yöntemler hem de kurum olarak yenilenme çalışmalarının izlerini görebilirsiniz. Kimi siyasi partilerde geliştirilen yeni araçlarla yurttaşlar karar mekanizmasına dahil edilirken kimi hareketlerde tüm sistem baştan aşağıya gözden geçiriliyor."

DEMOKRASİNİN ÖNEMİ

Kendisine demokrasinin neden bu kadar önemli oluğunu sorduğumda gülümsüyor ve şunları söylüyor. "Bu soru çok kritik bir sorudur günümüzde. Demokrasi sözcüğü etimolojik olarak Yunanca’da medyayı da kapsayan bilgi, yurttaşlar yani halk ve yönetim anlamıyla iktidarın bileşiminden oluşur. Kabaca halkın eşitlik esasına dayalı olarak kendisini yönetenleri seçtiği siyasi sisteme demokrasi denir. Demokrasinin araçlarını kullanarak toplumlara zehirli içerikleri zerk eden aşırı hareketler ise güçleniyor. Bu hareketlerin etkisi altına giren toplumlarımızın demokrasinin neden önemli olduğu sorusunu tekrar kendilerine sorup kendi yanıtlarını vermelerini sağlamak gerekiyor. Demokrasi bilinci ve sahiplenmesinin ilk aşamasında bu önem taşıyor. Ardından yanıtlanması gereken soru ise “nasıl bir demokrasi?” sorusudur. Demokratik araçların, seçimlerin, siyasi partilerin, meclislerin en azından ikinci dünya savaşından bu yana hiç değişmediğini görüyoruz. İşte demokrasinin ana fikrini sahiplenen toplumların tasarlayacağı yeni demokrasi, bize bugünkünden farklı çalışan meclisler, siyasi partiler ve uygulanan seçimler sunacak.


YENİ BİR ANLAYIŞ DOĞUYOR

 

Sevinç, herkes üzerine düşen görevi yapmalı, aktif vatandaşlar olmalı derken kendi yaptıklarını şöyle özetliyor: "Yaptığımız görüşme ve atölyeler sonucu artık temsili değil derinleştirilmiş katılımcı demokrasinin hayata geçmesi gerektiğini göz önüne alarak aktif yurttaşlıktan da akıllı vatandaşlığa geçilmesi gerektiğine inanıyorum. Günümüzde yaşamlarımız teknoloji yoğun bir hale geldi, binalarımız, telefonlarımız, kentlerimiz akıllı hale geliyor. Öyleyse demokrasinin de akıllı demokrasi olması, siyasi partilerin ve meclisin de akıllı kurumlara dönüşmesi gerekiyor. 21. yüzyılın dijital ekonomi, Sanayi 4.0. devrimini yaşayan toplumlarımızla uyumlu bir siyaset tasarlamak bu yüzyılın fikir önderlerine ve yurttaşlarına düşüyor. Tüm dünyada yurttaşların öncelikle bu taleplerini güçlü biçimde seslendirmesi çok önemli. Zaman ve emek vererek meclislerin, anaakım siyasetin değişimine önayak olmalı. Demokrasiyi ve değişimini sahiplenmeli. Diğer önemli akıllı vatandaşlık açılımı ise yurttaşların şikayetçi oldukları çeşitli alanlardaki sorunlara çözümler üreten sosyal girişimler olması, mevcut sosyal girişimlere destek olmasıdır. Günümüzde sorunlarımızın tamamının çözümünü siyasetten, devletten beklememeli yerel çözümleri üreten proaktif davranış içinde olmalıyız."

 

AKILLI VATANDAŞLIK HAREKETİ

 

Demokrasinin yenilenmesi için bir uluslararası düşünce hareketi başlatan Sevinç, bunu “Demokrasinin yenilenmesi ve akıllı vatandaşlık”, Demokrasi 4.0 olarak da tanımlanıyor.

Sevinç, "Bu bir yurttaşlarla atölyeler serisi. Çeşitli ülkelerden yurttaşların buluştuğu toplantılarda önceden hazırladığımız etkileşimli format içinde hem değişim önerileri paylaşılıyor hem de içerik sürekli kendisini yeniliyor. İçerik kurum yapısının daha yatay, hiyerarşik olmayan yönde değişiminden, kullanılan siyasi dile, iletişime, teknoloji altyapısı ve siyasi katılım araçlarına, siyasi kurumların kamusal alanlarının mimari olarak yurttaş odaklı biçimde değişimine kadar pek çok farklı aşamayı içeriyor. Atölyelerde başka bir yüzyılda oluşmuş siyasi partilerin o zamandan bugüne çok az değiştiğine ve bunun da 21. yüzyılın yurttaşları ile yeni bir öykü kurmalarının önünde engel oluşturduğuna değiniyorum. Buradan yola çıkarak yoğun atölyemizin sonunda katılımcılardan önceden hazırlanmış kartpostallara siyasete mesajlarını yazmalarını istiyoruz. Siyasi partiler gibi başka bir yüzyıla ait iletişim aracı kartpostalları bu yüzyılın yurttaşlarının mesajlarını taşımak için kullanıyoruz. Kartpostalları sosyal medya üzerinde paylaşıyoruz. Bugüne kadar bağımsız düzenlenen atölyelere ek olarak Bruges College of Europe ve çeşitli üniversiteler olmak üzere çeşitli yerlerde gerçekleştirdim. Çok olumlu geri bildirimler aldım. Ben de katılımcılardan çok şey öğrendim. Avrupa’daki siyasi partilerin liderleri ve yönetim kadrolarından bu konuda fikirlerimden haberdar olup danışanlar da oluyor" diyor.

 

DAHA İYİ BİR SİYASET

 

Bu düşünce hareketi hangi kesimleri kapsıyor ve hangi süreçlerine vatandaşlar nasıl dahil olabilecekler bunlar önemli elbette. Daha da önemlisi bu sürecin sonunda ne olacak? Çok fazla detaya girmese de çok önemi bir değişimin temellerini atan Sevinç, bakın bu soruların cevabını nasıl anlatıyor. "Dileğim bu düşünce egzersizinin başkalarına ilham verebilmesi. Benzer atölyeleri dünyanın başka noktalarında başka insanların da düzenlemesi. Günümüzde siyaset kurumuyla etkileşimde zorlanan ve bunun üzerine düşünen herkesi kapsıyor. Özellikle benim de dahil olduğum “millennial kuşağı”nı çünkü bu zorluğu en çok bizim kuşağımız yaşıyor. Gezi hareketi ve dünyadaki benzer hareketlerin merkezinde de kuşağımızın ilerici, yaratıcılık ve özgürlük odaklı yanını görebilirsiniz. Önemli iki özelliğimiz var; küreselleşme ve teknolojinin de etkisiyle her alanda dünyadaki en iyiyi talep ediyoruz ve sabırsızız, hemen istiyoruz. Bu ürün satın alırken de demokrasi talebinde de böyle. Atölyelerde de çoğunlukla bu kuşaktan katılımcılar oluyor.

Sonunda ne olacağı, başarı ya da başarısızlık yönünde doğal bir evrim olmalı. Başarı ölçütü de daha iyi bir siyaset, daha iyi siyaset kurumlarıyla daha mutlu toplumlar, bireyler oluşturmak için çevremize ilham verebilmek. Önemli olan da o yaşamda, dünyada aradığımız değişimin ilk adımı ilham vermektir."

 

CEPTEN SİYASETE KATILIM

 

Kaotik bir süreç içindeyiz. Kimse ne yapacağını tam olarak bilmiyor ve bir çıkış kapısı arıyor.

Sorunlar karşısında insanlar ne yapacağını bilmezken Sevinç'in yeni akıllı vatandaş hareketi çok yakında cep telefonlarımıza kadar girecek.

Sevinç şunları söylüyor: "Eğer önerilen araçlar gerçek olursa herkes cebindeki akıllı telefonlar üzerinden siyasi karar mekanizmasına katılım sağlayabilecek. Yayladaki çoban da, plaza çalışanı da. Katılım seçim günü ile sınırlı olmayacak. Yerelde etkileşimi artıran fiziksel alanlar ve platformlar yaratılabilecek. Yurttaş forumları siyasi partilerin doğal bir parçası haline gelecek. Sandık demokrasisi anlayışı yerini sürekli etkileşim, katılım, saydamlık sistemine bırakacak. Katılımcı sistem yurttaşların hem güvenini hem de sahiplenmesini kazanacak. Sadece şikayet etmeyen, çözüm de üreten toplumlara dönüşümü de tetikleyecek. Tüm bu aşamalarda büyük veri kullanımı ve yapay zeka gibi yeni teknolojilerin demokrasiye hizmet edecek bir anlayışla devreye girmesi gerekiyor."

 

ÇÖZÜM GENÇLERİN KATILIMINDA

 

Kader Sevinç, sorunları aşan bir ülke için en büyük görevin gençlere düştüğünü söylüyor ve şunları söylüyor: "Gençler, yeni nesil yurttaşlar geleceği şekillendirecek en önemli aktörler. Demokratik sürecin doğal bir parçası olmalılar. Hem deneyimi hem de yenilikçi yaklaşımı beraber, en yüksek faydayı yaratacak biçimde harmanlayabilmeliyiz.

Gençlerin siyasetten beklentisi daha fazla ve daha eşit biçimde dahil olabilmek ve siyasette inovasyon. Bu hiyerarşik, bürokratik yapıları değiştirmek, günümüz teknolojisini doğru ve etkili kullanmak demek. Kişiselleştirilmiş siyasetin, sosyal girişimcilikle desteklenen siyasetin hayata geçmesi. Siyasetin onlardan beklentisi ise daha fazla ilgi, katılım istekliliği ve emek."

 


Yorumlar - Yorum Yaz
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.185534.3225
Euro37.021537.1698
Ne güzeldir,sessizlikte birlikte olmak
Daha da güzeldir, gülmek birlikte
Cennetin ipekten şalı altında
Yosunlara ve kayın ağaçlarına yaslanarak,
Kahkahamız kadar yüksek sesli olduğunu dosluğumuzun
Gösteriyor dişlerimizin beyazlığı.
F. Nietzche