Daha iyi, iyinin düşmanıdır
Malatya'dayım... Üçücüsü düzenlenen Uluslararası Malatya Film
Festivali'ni takip ediyorum. Şehri tanımak, sektörün içinde insanlarla tanışmak,
bir filmden diğerine koşmak inanılmaz keyifli... İzlediğim ilk film, 'Sezar
Ölmeli'. Başlangıç için harkulade bir seçim. Film, William
Shakespear'in yazdığı 'Jül Sezar' üzerine kurulmuş gerçek bir
hikayeyi anlatıyor. Azılı mahkumların, hayatlarının sanatla nasıl değiştiğine
tanık olurken, Taviani kardeşlerin anlatım tarzlarına bayılıyor ve ustaya
da bir kez daha şapka çıkarıyorum. "Düşüncelerin neyse hayatın da odur.
Hayatın gidişini değiştirmek istiyorsan düşüncelerini değiştir" diyen
Shakespear, sanatının gücüyle yüz yıllardır insanların yolunu aydınlatıyor. Bu
ışığı yakalayıp halka iyi bir şekilde sunanlar da bunun karşılığını er ya da geç
alıyor.
***
Biliyorsunuz belki, İzmir'in de bir sinema festivali var. 11 yıl aradan sonra
geçtiğimiz yıl Nisan ayında serüvenine yeniden başladı. Ben de festivalle ilgili
düşüncelerimi bu sütunlara taşımıştım. Olumsuz yöndeki eleştirilerimi bir
nevi yeniden değerlendirmek, içimdeki o küçücük huzursuzluğu gidermek için
Malatya bana güzel bir pencere açtı. Gördüm ki yazdıklarımda haksız
değilmişim...
Festivalin açılışından önce Malatya'daydım. Kentin ana
caddelerine, filmlerin gösterileceği yerlere ve bazı binalara afişler asılmış,
gerekli bilgilendirme yapılmıştı. Yerel ve ulusal basında festivalden önce
haberler çıkmış, halka ulaşılmıştı. Şehirde kiminle konuşsam, festivalden
haberdardı. Festivale sponsor olan Turkuvaz Medya'nın haber kanalı olan
ahaber açılışı canlı yayınlandı. Açılış gecesi Malatyalılar, Kongre ve
Kültür Merkezi Kemal Sunal Salonu'na sığmadı. Birçok kişi organizasyonu ayakta
izledi. Festivali sahiplenen Vali Vasip Şahin ve Belediye Başkanı
Ahmet Çakır ile kentin önde gelenleri de oradaydı. Dolayısıyla İzmir'de
olduğu gibi festivale maddi destek veren Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan kimse,
"Bu salon neden boş?" diye sormadı.
***
Bazı salonlardaki filmler, seyirci açısından yeni James Bond filmi
Skyfall ile yarışıyor. Açılan sergiler, düzenlenen etkinlikler gördüğüm
kadarıyla ilgiyle karşılandı. Yönetmenler, yazarlar ve oyuncular seyirciyle
buluştu. Öğrenciler usta isimlerden ders aldı. Festival için basılan
biribirinden değerli kitaplarla kütüphanenizin önemli bölümünü
doldurabilirsiniz. Bunca güzelliğin yaşandığı festival için birçok insanın emeği
var. Sinemaseverler olarak hepsine şükran borçluyuz...
Ama her zaman olduğu
gibi bir de gizli kahramanlar var. Bunlardan biri de genç Vali Yardımcısı
Murat Çağrı Erdinç... Festival Yönetmeni Kayhan Kırmızıgül'le
birlikte daha uçaktan inerken karşıladı bizi. Herkes tarafından çok
seviliyor kentte. Kültüre ve sanata olan ilgisi muazzam... 'Uzun Hikaye'
filmindeki kötü devlet adamı portresinin tam tersi bir yapısı var. İyi
niyetli, ufku açık ve çok çalışkan... Festivalin önündeki birçok sorun onun
sayesinde çözülmüş. Gelecekte çok iyi görevlere geleceğinden hiç kuşkum yok.
"İzmir'den bir vali yardımcısının ismini hatırlıyor musunuz?" diye sorsanız,
size cevap veremeyecek olmam ne kötü...
Söz yine dönüp dolaşıp sona
geldi... O zaman yine Shakespear'in şu sözüyle bitirelim: "Daha iyi, iyinin
düşmanıdır."
İyi örnekler, umarım daha iyilerine klavuzluk ederler.
Dip not
· Malatya'ya festivali taşıyan ve festival yönetmeni olarak 3 yıldır da başında bulunan Kayhan Kırmızıgül'ün bir İzmirli olduğunu hatırlatmak isterim... Ve ayrıca Akasya Aslıtürkmen ve Serhat Kılıç'ın çok başarılı sundukları açılış gecesini sorunsuz yöneten Bahar Akıncı da bir İzmirli...
· Meşhur İpek Yolu üzerinde bulunan, oksijeniyle ve doğal güzelliğiyle önemli bir yerleşim yeri olan Arapgir'in Kaymakamı Ercan Turan'a da konuklarına gösterdiği ilginin dışında, bölge tarihi için yaptığı çalışmalardan dolayı teşekkür ederim. Tarihimizi korumak, hepimizin görevi olmalı.