Ömrü boyunca insanlar sayısız hata yapar. Ancak bazen
bunlardan birini ya da bir kaçını unutmaz, unutamaz. Biz unutmak istesek de
kimi zaman vicdanımız kimi zaman da hayatın kendisi o yaşanmışlığı gizlendiği
yerden çıkarır ve önümüze koyar.
Peki aşık olmak bir hata mıdır? Çok sevmek ve sevdiğin için
her şeyi göze almak?
Aşık olan bilir, tanıyamadığın olur kendini. Duygularını
dizginleyemezsin kolay kolay. Normalde yapmayacağın şeyler yapar ve bazen komik
durumlara düşsen de aldırmazsın. Adeta sürüklenirsin peşi sıra. Bazen yolunu
kaybeder iz olursun. Bazen yol üstünde bir efsane. Bazen mutlu sonu olan bir
hikaye…
Aşık olan bilir, nereye baksan onu görürsün, kimden bahsedilse
lafı ona getirirsin. Kendi sağlığından önemlidir sağlığı, kendi mutluluğunu es
geçersin gülen yüzü karşında. Amalar, fakatlar, lakinler ile her türlü karşı
duruşa direnir ve illa “o” dersin. Ondan vazgeçmezken vazgeçtiklerin olsa da
umursamazsın. Zor zanaattir aşık olmak.
Peki ya evliyse aşık olduğun kişi? Hayatında bir başkası
varsa?
O zaman hikaye çetrefilleşir. Adrenalin yükselir. Böyle
durumlarda bana hep aşkın içinde barınan güzellikler silinmeye başlar, zayıflar
gibi gelir…
Kaçınız bu tarz yasak aşklar yaşadınız? Ve bundan pişmanlık
duydunuz?
Geçenlerde izlediğim “Get Low”, Türkçe ismiyle “Mezara Kadar”
adlı filmde, böyle bir yasak aşk yaşayan adamın başına gelen bir olaydan sonra
40 yıl boyunca kendini nasıl cezalandırdığı anlatılıyor. Yıllarca yaptığı
hatanın pişmanlığını yaşayan ve buna rağmen içindeki aşkı hiç söndürmeyen Felix
Bush adlı kahramanımız, 40 yıl boyunca hiç kimseyle hiçbir ilişki içine girmeden
orman içindeki bir kulübede yaşıyor.
Yalnızlık kadar büyük bir ceza yok sanırım.
Artık hayatının sonuna geldiğini düşündüğünde ise içindeki
acıyı dindirmek içinde kendi cenaze törenini düzenleme kararı alıyor. Aslında amacı
herkesten af dilemek…
Aşık olmak ve aşkı yaşamak harika bir duygu ama umarım af
dileme mecburiyetinde olmayacağımız günler bizimle olur…
Ne güzeldir,sessizlikte birlikte olmak Daha da güzeldir, gülmek birlikte Cennetin ipekten şalı altında Yosunlara ve kayın ağaçlarına yaslanarak, Kahkahamız kadar yüksek sesli olduğunu dosluğumuzun Gösteriyor dişlerimizin beyazlığı. F. Nietzche