• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/ktdgokmen
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=05347896126
  • https://twitter.com/Kucuktasdemir
  • https://www.instagram.com/gokmenktd/
  • https://www.youtube.com/channel/UC2oheUfhR7iDi5hqG-_1HfA?view_as=subscriber
Site Menüsü
Linkler
Site Haritası

İrem Altuğ






Yaratıcı filmlerin önüne
reyting veya para geçiyor






Gökmen Küçüktaşdemir/ Başarılı ve güzel oyuncu İrem Altuğ ile 17. Uluslararası İzmir Kısa Film Festivali’nin kapanış töreninde tanışma fırsatı buldum. Sinema sektöründen gazetelerin durumuna kadar pek çok şey konuştuk. Bitmesini hiç istemediğim keyifli bir sohbet oldu. İrem Altuğ kimdir diye sorarsanız; önce Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuarı Tiyatro Bölümü’nde ardında da San Francisco ve New York’ta oyunculuk eğitimi aldı. Karılar Koğuşu, Eve Giden Yol, Kirpi, Melekler ve Kumarbazlar gibi sinema filmlerinde ve Şeytan Ayrıntıda Gizlidir, Ihlamurlar Altında, Vazgeç Gönlüm, Kayıp Aranıyor ve Aşk Ekmek Hayaller adlı TV dizilerinde rol aldı.


Uluslararası İzmir Kısa Film Festivali’nin jüri üyesiydiniz. Ayrıca konuşmacı olarak bir de söyleşide yer aldınız. Festivali nasıl buldunuz? Gelecek vadeden yönetmenler ve oyuncular gözlemlediniz mi?

Festival her anlamda çok güzel geçti. Öncelikle film seçkisini çok başarılı buldum, yarışmadaki filmlerin gayet özenle seçildiği belliydi, böylece birbirinden iyi filmler izleme fırsatı buldum. Etkinliklerin ve organizasyonun hem profesyonel hem de gayet samimi ve sıcak olması dikkatimi çekti. Ekipteki arkadaşların sinemaya gönülden bağlı olmaları, organizasyonu profesyonelce yürütmeleri ve her daim güler yüzlü olmaları beni çok etkiledi. Hepsine tekrar teşekkür etmek isterim.

Küçük yaşlardan itibaren setlerde olmak sizi nasıl etkiledi?

Oyuncu olmayı daha doğrusu televizyonda gözükmeyi ben istemiştim, yedi yaşındayken en büyük hayalim buydu ve gerçekleşmesine çok sevinmiştim. Her sete gittiğimde çok heyecanlandığımı hatırlıyorum, sonra da günlerce kendimi izlemek için sabırsızlıkla beklediğimi. Yedi yaşımda ilerde ne meslek edineceğimi bilmek çok büyük bir şans tabi ki. Hele de bunu deneyimleyerek karar verebilmek.




Oyunculuk konusunda eğitim almayı hiç bırakmamışsınız.

Öğrenmeyi ve kendimi geliştirmeyi seviyorum. İyi bir oyuncu olmak için bence bu şart zaten.

ARTIK ACELECİ DEĞİLİM

Eğitim alırken düşlediğiniz kariyerle bugün bulunduğunuz nokta arasında nasıl bir fark var? Zamanlama açısından istediğiniz yerde misiniz?

Yurtdışında okuyunca elbette orada bir kariyer yapmayı düşledim ama koşullar farklı gelişti. Oyunculuk mesleğinin yaşı yok, önümde bir hayli zaman olduğunu düşünüyorum, daha yapacak çok şeyim olduğunu da biliyorum. O yüzden eskisi kadar aceleci değilim. Bir de sanırım kendimi mesleğimle tanımlamayı bıraktığımdan beri daha huzurlu ve mutluyum. En büyük şansım sevdiğim işi yapıyor ve bundan müthiş zevk alıyor olmam. Bu duyguyu kaybetmediğim müddetçe de mesleğime devam etmeyi düşlüyorum.

Siz de eğitimler veriyorsunuz. Öğrenci yetiştirmek nasıl bir duygu? Siz hangi oyuncuları örnek alırdınız?

Oyuncu adaylarına yol göstermek, kendi tecrübe ve bilgilerimden harmanladığım eğitimler vermek beni çok canlı tutuyor. Eğitimleri hem eğlenceli hem de eğitici kılmam için sürekli yeni bilgiler araştırmam, yeni egzersizler bulmam ve benim de farklı eğitimlere katılmam gerekiyor. Böylece onlara bir şeyler öğretirken ben de çok şey öğreniyorum. Kimisi hobi amaçlı kimisi konservatuara girmek ya da ciddi bir şekilde bunu meslek edinmek için eğitimlere katılıyor. Her nasıl olsa da, öğrencilerin eğitimlerden yararlandığını görmek çok güzel. Mesela bir öğrencimi Amerika’da konservatuar sınavlarına hazırladım ve kazandığını duyunca kendim kazanmış kadar sevindim.
Kariyerinde başarılı işlere imza atmış, oyuncu olarak yelpazesini geniş tutup farklı rollerde farklı karakterler yaratmış ve hep kendini geliştirmeyi sürdürmüş tüm oyuncular benim ilham kaynağım oldu.
Nasıl bir karakteri canlandırmak sizi daha mutlu edebilir? İlerde kamera arkasına geçmeyi düşünüyor musunuz?

Aslında yazar olarak geçtim diyebilirim. Direk Aşk adlı kısa filmin hem yapımcılığını üstlendim hem de senaryosunu yazdım. Zaten yazmak da oyunculuk gibi çocukluktan gelen bir şey benim için. Yazıp bitirdiğim iki uzun metraj ve birçok kısa film senaryom ve hikayelerim var. Kısa filmlerden birini ben yönetmek istiyorum. Ama bu konuda müthiş bir iddiam var diyemem. Yaptığım her şey gibi bu da beni mutlu ediyor ve yaratıcılığımı geliştiriyor.

İNTERNET DİZİSİNDE OYNUYOR



Yeni projelerinizden bahseder misiniz?

Şu an internette yayınlanacak bir dizide oynuyorum, çekimleri bitmek üzere. Aralık ayında bir sinema filmine başlayacağım. Bunlar dışında hayata geçirmeye çalıştığım projelerim var. Dünya dansları ile ilgili belgesel tadında bir televizyon programı yapmayı düşünüyorum. Oyunculuk kuramları ile ilgili bir kitabı Türkçe’ye çeviriyorum, basıldığında da bunun ile ilgili yeni bir atölye hazırlamayı planlıyorum.

Son çektiğiniz internet dizisi hakkında biraz bilgi verir misiniz? Kimler rol alıyor sizinle birlikte? Konusu nedir? Yayın tarihi nedir?

BluTV de yayınlanacak, yayınlanmadan dizi ile ilgili pek bir şey paylaşamıyorum maalesef. Ama eminim izleyenler çok beğenecek, çünkü ezber bozacak bir proje olacak.

Yeni sinema filminiz hakkında bilgi verir misiniz?

Yaz sonunda ‘Bize Ne Oldu?’ adlı yeni bir TV filminde oynadım, Özer Kızıltan yönetti, henüz izleyemedim ama çok eğlenceli bir komedi filmi olduğuna eminim. Genelde dramalarda rol aldığım için komedi filmlerinde çok akla gelmiyorum. Ama işin aslı iyi yazılmış komedi filmlerde oynamayı çok isterim. Bu nedenle bu filmi izlemeyi merakla bekliyorum.

Direk Aşk filminizden sonra yeni bir kısa film projesi var mı görünürde?

Senaryosunu tamamladığım bir kaç farklı kısa film projem var. Bunlardan birini ben yönetmek istiyorum.

Sizin yazdığınız senaryolardan biri yeni bir filme dönüşecek mi?

Kısalar dışında uzun metraj senaryolarım da var. Uzun metrajın işi haliyle daha zor ve maliyetli oluyor. Projelerden biri ile ilgili görüştüğüm yapımcılar var, şu an için beklemede, umarım önümüzdeki sene onu da hayata geçirebiliriz.

Türkiye’de dizi ve sinema sektörünü nasıl buluyorsunuz?

Ülkemizdeki her şey gibi film sektörü de inişli çıkışlı. Çok başarılı sinema filmleri, çok iyi yönetmenler ve oyuncular var çoğu film vizyon bulamıyor, çünkü bu kapitalist düzen sektörün önünü kapıyor. İşlerin değerinin reyting veya para ile ölçülmesi üzücü, sırf bu yüzden farklı ve yaratıcı projeler oluşturulamıyor. Televizyonda ve sinemada çok fazla yeni projenin olması ve sirkülasyonun devam etmesi, sektörün devamlılığı ve canlılığı açısında iyi elbette. Ama nitelik niceliğin önüne geçerse çok daha iyi projeler yapılacağını düşünüyorum.

Dizilerdeki uzun çalışma saatleri ile ilgili ne söyleyebilirsiniz?

Televizyon ticari bir aracın ötesine geçemedi maalesef. Aslında kitlelere kolayca ulaşan ve ülkemizde her evde saatlerce izlenen bu aygıt çok daha dişe dokunur anlamda kullanılabilirdi. Öyle olsaydı, çok daha nitelikli, anlamlı ve sanatsal projelere yer verilirdi. Hal böyle olunca dizilerin bu kadar uzun olmasına şaşırmamak lazım. Nasıl ki dağıtımcılar sinema filmlerini 5 seansa yayabilmek için 90 dakika olsun diye diretiyorlar, kanallar da daha çok reklam alabilmek için dizileri 140 dakikaya zorluyor. Oyuncular yine bir nebze dinlenebiliyor ama set ekibi işi yetiştirmek için sabırla gece gündüz uğraşıyor. Ama bana kalırsa en şaşırtıcı olan, izleyicilerin sıkılmadan 4 saat bir diziye vakit ayırabilmeleri. İşte bu kısmını pek aklım almıyor.

Bir kadın oyuncu olarak yaşadığınız en büyük zorluk nedir?

Kadın olarak bu ülkede ne tür zorluklar yaşanıyorsa, sektörde de benzerleri oluyor demeliyim. Cinsiyet ayrımcılığı, hem maddi anlamda hem de manevi anlamda hala hissediliyor. Kadınların çok ciddiye alınmadığını düşünüyorum. Erkeklere oranla fazlaca yargılandıklarını, özgürce kendilerini ifade edemediklerini, sektörde bir yere gelmek için erkeksi ya da tabiri caizse adam gibi olmaya çalıştıklarını ve kadınlıklarını örselemek zorunda kaldıklarını görüyorum. Ama sanırım benim açımdan en kötüsü kadınlar arasında bir dayanışma olmaması. Bir erkek tarafından yargılanmaya, meta olarak görülmeye alıştım artık ama aynı şeyi bir kadının ağzından duymak, hem cinsimden böyle bir davranış görmek çok daha üzücü geliyor.
10 yıl sonra kendiniz nerede görüyorsunuz? Ne yapıyor olmayı isterdiniz?
10 yıl sonra yazdığım projeleri hayata geçirdiğim bir düzenin içinde olmak isterim. Hayata, sanata, sinemaya farklı bakan, yaratıcı ve paylaşımcı insanlarla bir arada yeni projeler üretmek isterim. İnsanlara dokunan filmler çekelim, bu filmlerle başka diyarları gezelim, öğrenelim, gelişelim, hem hayata hem de Türk sinemasına katkımız olsun isterim.











Yorumlar - Yorum Yaz
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.413134.5510
Euro36.357136.5028
Ne güzeldir,sessizlikte birlikte olmak
Daha da güzeldir, gülmek birlikte
Cennetin ipekten şalı altında
Yosunlara ve kayın ağaçlarına yaslanarak,
Kahkahamız kadar yüksek sesli olduğunu dosluğumuzun
Gösteriyor dişlerimizin beyazlığı.
F. Nietzche