"Bakanlıktan ümidimizi kestik
üreticiyi biz bilinçlendiriyoruz"
Bugünlerde sağlığımız üzerindeki etkisi çokça tartışılan yumurtanın fiyatındaki dalgalanmalar dikkat çekici. Ben de bu dalgalanmayı ve daha pek çok şeyi Yumurta Üreticileri Merkez Birliği (YUM-BİR) Başkanı Derya Pala ile konuştum
Resimden anlayan anlamayan kimin eline bir kalem verseniz ve "Bir manzara resmi çiz" deseniz, size mutlaka dağların arasından inen bir derenin çevresine serpiştirilmiş evler çizer nedense... Ağaçlar arasında otlayan koyunlar, çevrede uçuşan kuşlar... Ailem sayesinde çocukluğumda yaz tatillerimin küçük de olsa bir kısmını böyle güzel bir köyde geçirme fırsatı buldum. Domatesin, biberin tarladan geldiği, ineklerden sağılan sütten yapılan peynirsiz bir kahvaltı masasının düşünülemediği, her daim balın hakikisinin, yumurtanın tazesinin yendiği sofralara tanık oldum.
Geçtiğimiz günlerde 200 bin üretim kapasiteli Derya Yumurtacılık'ın tesislerini gezerken köyde en çok keyif aldığımız şeylerden birinin sabahları kümesten yumurta toplamak olduğunu hatırladım.
1300 İŞLETME VAR
Elbette o zamanlar bir tavuğun en iyi şartlarda 25 saatte bir yumurtladığını, yumurtanın çok zengin bir protein kaynağı olduğunu, kollestrole yol açmadığını ve özelikle çocuklar için çok faydalı olduğunu bilmiyordum. Aslına bakarsanız o dönemde bunları bilen çok da yoktu. Son 6 yıldır yumurta hakkında daha çok bilgi sahibi olduk. Bunun nedeni de yurtdışında yapılan araştırmaların sonuçlarının bir bir açıklanması ve Yumurta Üreticileri Merkez Birliği'nin (YUM-BİR) yaptığı çalışmalar.
Bugün Türkiye'de yumurta üreten 1300 işletme var. Sektörde yaklaşık 20 bin kişi çalışıyor. Geçtiğimiz yıl yine yaklaşık 15 milyar yumurta üretildi. En çok yumurta ihraç eden ülkeler arasında ilk 10 içindeyiz. Ama bundan 6 yıl öncesine dönersek karşımızda çok iyi bir tablo olmadığını görebiliriz.
KUŞ GRİBİNİN ETKİSİ
2006 yılında yaşanan kuş gribi vakalarıyla çökme noktasına gelen sektörün yeniden canlanmasında yumurtacıların bir araya gelerek kurduğu YUM-BİR'in büyük katkısı var. Ve elbette kuruluşundan bu yana Birliğin başkanlığını yapan Derya Tavukçuluk A.Ş genç ve başarılı Yönetim Kurulu Üyesi Derya Pala'nın...
Derya Pala, YUM-BİR'in sektörün sorunlarını birlikte çözmek, birlikte hareket etmek için 2006 yılında faaliyete geçtiğini söyledi. Yumurtayı daha iyi anlatmak, tanıtmak ve halkımıza sevdirmek için çeşitli faaliyetler yürüten Birliğe sektörün yüzde 75'i üye. Pala, "Birliğin kurulduğu ilk yıl çok sıkıntılı bir dönem yaşadık. Kuş gribinden dolayı tavuk satılmıyor, yumurtalar alıcı bulmuyordu. Basında derdimizi anlatmak istiyor ama bunu anlatacak bir kurumun eksikliğini hissediyorduk. Kısa sürede örgütlendik ve önemli kararlar aldık. Sorunlarımızın çözülmesi çabaladık. Birlik önemli bir işlerlik kazandı. Kriz dönemi atlatıldıktan sonra da Birlik asıl işlevlerini yerine getirmek için çalışmaya koyuldu" dedi.
KONTROLSÜZ BÜYÜME
Her hafta
iç piyasa ve ihracat fiyatlarının belirlendiğini belirten Pala, sektörün
sorununun pazarlama, arz-talep dengesi ve buna yönelik olarak da fiyatlardaki
dalgalanmanın olduğunu söyledi, şöyle dedi: "Sebep ise üretimin planlanamıyor
olmasıydı. Herhangi bir tarım ürünü gibi fiyatı arz talep belirliyor.
Talebi
artırmak, tanıtım yaparak belki bizim elimiz de gibi ama arz bizim elimizdeymiş
gibi gözükmekle birlikte isteyen istediği kapasite artırdığı için kontrolümüz
dışında. Bu da ihtiyaçtan fazla üretimi getiriyor. İhtiyaç fazlası üretimde de
fiyatlar dibe çöküyor. Üretici zarar edince kapasiteyi düşürüyor. Sonra fiyatlar
yeniden yükselince yine kapasite artırıyor ve bu süreç 6-8 aylık dalgalanmalarla
devam ediyor.
Bunu birlikler aracılığıyla ve bakanlıkla birlikte
planlayabileceğimizi düşündük. Kurulalı 6 yılı geçti ama bu konuda hiçbir şey
yapamadık. Çünkü Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın üretici ve birlikler
üzerinde hiçbir yaptırım gücü yok."
"Öncelikle
ihtiyacı tespit etmek lazım" diyen Pala, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ülkenin
tüketimi nüfus artışları da göz önünde bulundurularak belirlenmeli. Ayrıca
ihracat potansiyeli de geçmiş yıllara bakılarak hesaplanmalı.
İhtiyaç tespit
edildiğinde de kapasite artırımına yönelik yatırımların önüne geçmek için de,
önlemler alınması. Mesela ruhsatlandırma bedeli artırılmalı. Almanya'da bu
yapılıyor.
Tavuk gübresi işlenmezse asit içerdiği için toprağa zararlı. Çok
sayıda tavuk çiftliği olmasına rağmen gübre işleme tesisi az. Bakanlık yeni bir
işletme kuracağınız ya da kapasite artıracağınız zaman bu tesislerin de
yapılmasını isteyebilir.
500 bin kapasiteyi geçen tesisler bir ziraat
mühendisi, bir gıda mühendisi ve bir veteriner zorunlu tutulabilir. Firmalar
eksiklerini gidermek için yatırım yapmalı, gereksiz yere kapasite artırmaya
yönelmemeli. Bugün karar verin, 4 ayda üretime geçebilirsiniz. Bu iş bu kadar
kolay olmamalı."
Üretimi tahmin etmek için biz Birlik olarak gerekli
istatistikleri tutuklarını vurgulayan Pala, "Üretim planlamasıyla ilgili Gıda
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'ndan ümidimizi kestik, biz Birlik olarak
üreticimizi bilgilendiriyoruz" dedi. Pala, üreticiye önceden yumurta ve civciv
üretiminin o yıl ne kadar olacağına dair uyarıda bulunduklarını da
anlattı.
2010'dan 2011'in ilk yarısına kadar üretici açısından çok kötü bir
dönem geçtiğini ifade eden Pala, "Firmalar ihracata yöneldikten sonra piyasa
rahatladı" diye konuştu.
KIRAN KAZANIR
Pala
yapılması gerekenler ve Birliğin hedefleri hakkında da şunları söyledi:
"2005'ten bu yana ihracatımız arttı. Yurtdışında marka olabilmek için de ürün
kalitenizi yükseltmeniz gerekiyor. Kapasite artırmak yerine, kaliteye önem
verilmeli, pazarlama faaliyetlerine yatırım yapılmalı. Üreticilerimiz içinde
yüzde 15'lik bir kesim bunun farkında.
Geçtiğimiz yıl banka kredileri çok
uygun olduğu için herkes 5 yıl vadeli kredi alarak kapasite artırımına gitti.
Sektöre yeni giren de çok oldu. Bu da üretim anlamında yüzde 25'lik artış
getirdi. Bunun yüzde 5'lik kısmı sektöre yeni girenlerden kaynaklı.
Birliğin
asıl hedefi yumurtayı tanınır kılmak. Bunun için 2008'de 'Kıran kazanır' diye
bir kampanya başlattık. 1 ay kadar televizyonlarda ve gazetelerde reklamlarımız
yer aldı. 1 yıl boyunca da yumurta hakkında yanlış bilinenleri ve az bilinenleri
uzmanlarımızla anlatmaya çalıştık. Her gün çıkan haberler çalışmalarımızın
ardından da medyada yer almaya devam etti. Tüm bunlar yumurtaya ilgiyi artırdı.
2008'in sonunda Kalp ve Damar Cerrahı Prof. Dr. Bingür Sönmez'in açıklamaları da
satışlarımız etkiledi. Sönmez, pastanın üzerine sürülen yumurtayı bile
yasakladığı hastalarından özür dileyerek, 'Yıllarca yemeyin dedik, neden şimdi
yiyin diyoruz? Çünkü, son yapılan araştırmalara göre, yumurta insanlarda kan
kolesterol seviyesinde önemli bir artışa yol açmıyor' demişti.
Amerika'da ve
İngiltere'de yapılan deneylerin olumlu sonuçları da bu açıklamalara denk gelince
yumurta aklandı ve kişi başına tüketimi arttı. 2006'da yıllık kişi başına
tüketim 115'lerdeyken bu rakam 2008 sonunda 165'lere çıktı. Bugünlerde
yaptığımız araştırmaya göre yani 2011 sonunda 185 civarında. Son 5 yılda çok
önemli bir artış yakalandı.
Avrupalı ise bir yılda kişi başı 250 yumurta
tüketiyor. Çocukların, yaşlıların ve hamilelerin beslenmesinde çok önemli bir
yeri var yumurtanın.
Doktorlar ve diyetisyenler herkese sahip olduğu sahip
olduğu proteinler ve minareller nedeniyle yumurta öneriyor. Aslında yumurta çok
fazla reklama ihtiyaç olmayan bir gıda... Biz bir yerden başladık, gerisi
kendiliğinden geldi."
İHRACATTA İYİ DURUMDAYIZ
Yumurtadaki
ihracat çok iyi durumda... Fazla olan üretimimizi dışarıya satıyoruz. Kalite
artırınca talep de arttı.
2006'da 18 milyon dolarlık bir ihracat
gerçekleştirildi. Bugün üretimin yüzde 20'si ihraç ediliyor. İhracat rakamları
da 18 milyon dolardan 2007'de 68 milyon dolara çıktı. 2010 yılında bu rakam 179
milyon dolar olurken 2011'in 275 milyon dolarlık ihraçatla bitmesi bekleniyor.
İhracat artınca firmalar Birlik sayesinde değil de, kendileri birebir
diyalogla ihracatı sürdürüyor. Ancak ihracatta firmalar fiyatı ortak belirliyor.
İran, Irak, Azerbaycan, Türkmenistan, Mısır, Tunus ihraç yaptığımız ülkeler
arasında. Üretimde de dünyada 9 ile 11. sıralar arasında gidip
geliyoruz.
"Zenginleştirilmiş
gıdaya karşıyız"
Omega 3 ve
selenyumlu yumurtaların zenginleştirilmiş ürünler olarak görüldüğünü söyleyen
Derya Pala, "Biz Birlik olarak aslında yumurtada zenginleştirilmiş ürünlere çok
sıcak bakmıyoruz. Çünkü, yumurta zaten başlı başına çok zengin protein kaynağı.
Yumurtayı omega ve selenyum kaynağı olarak görmek yanlış. Satın alırken 3
kuruş yerine 5 kuruş veriyorsunuz. Omega 3 ve selenyum kaynağı olarak görülen
yumurtaların içindeki bu maddelerin oranları çok az artırılabiliyor. Kısacası
fazladan para vermiş oluyorsunuz. Ayrıca yasal bir düzenleme de olmadığı için
kötü niyetlilerin kullanımına açık bir duruma sahipler. Kanada gibi bazı ülkeler
et, süt, yumurta gibi bazı gıdaların zenginleştirlmesi yasaklanmış durumda. Bu
yasakla tüketici yanıltılarak cebinden daha fazla para alınmasının önüne
geçiliyor" dedi.
"Kadın olmanın avantajı yok"
Kadın başkan olmamın dezavantajı olmadığını belirten Pala, sektör açısından avantajının ise toplantıları daha derli toplu geçmesi olarak ifade etti. Pala ayrıca, iş hayatında daha fazla kadın olması gerektiğini de vurguluyor.
"Avrupa'ya girmemize
engel oluyorlar"
Pala, "Son 5 yılda yapılan yatırımlar sonrasında Avrupa'daki üretim tesisleriyle yarışabilecek duruma geldik. Üreticilerinin zarar etmemesi için Avrupa, çeşitli bahanelerle ülkelerine yumurta satmamızın önüne geçiyor. 2012 itibariyle Avrupa'da kafes sistemleri değişiyor. Bu değişikliği yaparlarken yumurta üretimlerinde düşüş olacak. Böylece onlar, yumurta ihraç ettikleri ülkelerdeki talebe yetişemeyebilirler. Onların çekildikleri pazarlara bizim üreticilerimiz girebilir" dedi.