Yeni kimlik
kazanmak
Marka olan şirketlerde çalışıp marka giyinmekten, marka restoranlarda yemek yiyip, en iyi marka otomobillere binmekten hoşlanıyoruz... Bu nedenle düne kadar firmalar, bugün de kentler, marka olmak için büyük emek ve para harcıyor. Biliyorlar ki, bu sayede daha çok turist ve daha çok yatırımcı çekecekler. Türkiye'de de ilk kez bir şehir, markalaşma sürecinde önemli bir adım attı. İzmir, görsel kimlik çalışmasını tamamladı. Ancak henüz yolun başında...
***
İzmir Kalkınma Ajansı'nın yürüttüğü markalaşma çalışması sonucunda, kentinin logosu nazar boncuğu, sloganı ise "Öncülerin Şehri" olarak açıklandı. Şehrin geçmişten günümüze yarattığı ve sahip çıktığı değerler bir bir sıralandığında 'ilklerin kenti' olması ön plana çıkıyor. Her zaman ikincilerin, üçüncülerin değil de ilklerin akılda kaldığını düşünürsek vurgulanmak için iyi bir noktaya temas edildiği söylenebilir.
Tanıtım toplantısında ve sonrasında, özellikle de sosyal medyada yeni tasarımı, sloganı ve sunumu çok beğenenler olduğu gibi, beğenmeyenler de vardı. Olumsuz bakanlardan: "Duygu yoksunu", "Kentin bilindik başka simgeleri kullanılabilinirdi", "Dişisel özellikler vurgulanmamış", "Nazar bize ait olan soyut bir kavram, bunu nasıl yabancılara anlatırız", "tasarım fakiri", "çok sade" gibi görüşler geldi. Elbette herkesin beğenmesini beklemek çok anlamsız...
***
Basın açıklaması öncesinde, bu çalışmayı hazırlayan I Mean İt Creative şirketinin başkanı ve dünyaca ünlü afiş tasarımcısı Emrah Yücel'le konuşma fırsatı buldum. Kendisi bu çalışmanın özellikle medya tarafından desteklenmesi gerektiğini, belirlenen görsel malzemelerin ne kadar çok kullanılırsa markalaşma yolunda o kadar çok adım atılacağını söyledi.
Yücel, logonun daha iyi anlaşılabilmesi için de şu açıklamayı yaptı: "Nazar boncuğunu çerçeveleyen yarım ay şekli Kordon'u anlatıyor. Boncuğun renkleri ise şehrin denizini, gökyüzünü ve güneşini simgeliyor."
Logonun sade olması Yücel'in de belirttiği gibi bence bir başarıdır. Ünlü markaların logolarına bakarsanız bunu rahatlıkla fark edebilirsiniz.
***
Sunum esnasında gördük ki, yapılan sadece bir logo ve slogan çalışması değil. Bunlarla bir bütün olarak; bir reklam filmi, tanıtım afişleri, broşürler, billboard ilanları, gazete-dergi reklamları, internet kullanımları, etiket ve baskı yapılabilecek her türlü malzeme için tasarımlar hazırlanmış. Hangi yazı karakterinin ve hangi renk skalasının kullanılacağı da belirlenmiş. Hazırlanacak kampanyalar için kentin vurgu yapılması gereken özellikleri ortaya çıkarılmış.
Bu da artık bu logo ve sloganın artık her yerde karşımıza çıkabileceği anlamına geliyor.
***
Ben, logoya bayıldığımı söyleyemem ama olumsuz da bakmıyorum. Aklımıza farklı imgeler gelse de, ben de ortaya konan çalışmanın, İZKA yönetimi, EGİAD Başkanı Temel Aycan Şen, Reklamcılar Derneği Başkanı Murat Türkay, Dev Ajans sahibi Erhan Gölbey ya da birçok insan gibi desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum. Aslında asıl önemli olan kısım, bence şimdi başlıyor... Marka olmak demek, aynı zamanda iyi para harcamak demek... Sunulan imajların içini doldurmak demek... Dev şirketlerin, gelişmiş kentlerin her yıl reklama milyar dolarlar ayırdığını, her yıl yapılacak yeni kampanyalarla var olan konumu yenilemek ve geliştirmek gerektiğini bilmek gerekiyor. Hollywood'la birlikte dünya sinemasını İzmir'e çekmek, uluslararası organizasyonlara ev sahipliği yapmak için daha çok mücadele etmek gerekiyor...
Bu başlangıç umarım kısa zaman içinde İzmir'e iyi bir geri dönüşüm kazandırır.