Ekip ruhu
Üniversite öğrencisiyken kampüste dikkatimi çeken bir kız olmuştu. O kadar güzeldi ki yalnız benim değil, tüm okulun gözü onun üzerindeydi... Ona nasıl yaklaşabileceğimi düşünürken üniversitenin bayan voleybol takımında oynadığını öğrendim. Ben de bir arkadaşımla birlikte erkek takımına girmek için takım koçunun kapısını çaldım... Arkadaşım profesyoneldi. Daha önce birkaç takımda oynamıştı. Bense voleybolla o gün ilk kez tanıştım diyebilirim... Bir şekilde koçu ikna edip takımla birlikte antrenmanlara başladık.
Kız ve erkek takımlarının antrenmanları bazen birlikte oluyordu; bazen de biri biterken diğeri başlıyordu.
Onunla yakınlaşmam için birkaç fırsat yakalamıştım ama sonra birden ortadan kayboldu. Çok sonra öğrendim ki bir başka okula gitmiş. Bu arada ben voleybolu çok sevdim. Okul bitene kadar da takımda kaldım. Ekibin bir parçası oldum.
Önceki gün Halkapınar Spor Salonu'nda Arkasspor Voleybol Takımı'nı izlerken geçmişe dair anılar geldi gözlerimin önüne. Saatler süren antrenmanlar, okullar arası maçlarda yaşanan heyecanlar...
***
Avrupa Erkekler Şampiyonlar Ligi 12'li play-off turu rövanş maçındaydık. 10 bin kişilik salonun tribünlerinin çoğu boştu. Voleybolun ülkemizde yeteri kadar ilgi görmediği bir gerçek ama böyle bir maç için daha çok taraftar beklediğimi söylemeliyim...
Her şeye rağmen salondakilerin takıma desteği müthişti. Hiç susmadılar... Davullar da hiç durmadı. Bir ara salonun kenarında zurna çalan bir adam bile gördüm. Hatta karşı takımın yedeklerinin tam arkasında davul çalan iki kişinin yanında bir de elinde zil olan bir başkası vardı... Açıkçası o görüntüyü gördükten sonra Zaksa takımında oynamayı hiç istemezdim...
***
İlk iki set çok çekişmeli geçti. Karşılıklı alınan sayılar tribünlerde büyük coşku yarattı. Son sette Arkasspor üstünlüğünü iyiden iyiye hissettirdi ve galibiyete ulaştı.
Maçta 7 numarayla sahaya çıkan Kolombiyalı Agamez Urango'nun smaçlarını ve Burutay Subaşı'nın paslarıyla servislerini izlemek büyük keyifti. Maçı kazanmamızda özellikle Urango'nun sayıya dönüşen smaçlarının büyük etkisi oldu.
Arkasspor kendisi gibi lig ikincisi olan, daha önce Avrupa şampiyonu olmuş Polanya'nın Zaksa ekibini 3-0 mağlup etti. Böylece bir Türk takımının Avrupa'da gösterdiği en büyük başarıyı kazanmış oldu.
Polonya'daki maçı da 3-1 kazanan mavi-beyazlı ekip, artık dörtlü finale yükselmek için 6'lı play-off turunda Rusya'dan Lokomotiv Novosibirsk ile mücadele edecek.
***
Maç sonrası Arkas'ın basınla ilişkilerinden sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Uğur Özden'le konuşma imkanı buldum. Herkes gibi biz de Şampiyonlar Ligi'ndeki ilk senelerinde böyle bir başarıyı yakalamalarının çok önemli olduğu konusunda hemfikirdik. Yüzünden yansıyan galibiyetin verdiği mutlulukla Özden, "Kupayı almak için gidebileceğimiz en son noktaya kadar gideceğiz. Ama bu yıl kupayı almak için çok da umutlu değiliz. Asıl planlarımız gelecek yıl için" dedi.
Yaklaşık 10 yıllık bir geçmişe sahip olan Arkasspor'un elde ettiği başarı gerçekten çok önemli. Diğer takımlara oyuncuların "transfer değerleri" açısından baktığımızda Arkasspor ortalarda bir ekip. Her şeyin para olmadığını söyleyen Özden, elde ettikleri başarının nedenini kurumsal yapıya ve ekip ruhuna bağladı. Benim için sihirli bir kelimedir 'ekip ruhu...'
Üniversiteler arasındaki ligde kılpayı şampiyonluğu kaybettiğimiz yıl, bu kelimenin ne kadar önemli olduğunu anlamıştım... Bence birbirinin eksiğini tamamlayan, açıklarını kapatan, motivasyonu elden bırakmayan ve hep daha iyi için çalışan gruplar ancak ekip ruhunun verdiği enerjiyi hissedebilir ve başarıya ulaşabilirler...
Yolun açık olsun Arkasspor...