Ünlü yönetmen ve oyuncu Woody Allen, “Ölümsüzlüğe filmlerimle değil, ölmeyerek kavuşmak istiyorum” derken muzip yayınını konuşturur. Oysa o da bilir bu dünyadaki misafirliğin bilinmeyen bir anda bittiğini... Woody Allen ile onun yapıtları gibi dün gece ‘Zoraki Kral’ da kazandığı 4 Oscar’la tarihe geçerek hep hatırlanacak eserler arasında yerini aldı.
***
Kekemelikle başı dertte olan İngiltere Kralı’nın gerçek hayattan alınan hikayesi ödüllendirildi. Öykü, Avustralyalı sıra dışı konuşma terapisti Lionel Logue ve Kral VI. George arasında kurulan dostluğu anlatıyor. “Kral olmak için önce kendini yenmelisin” der gibi film…
***
İnsanın kendini bir çınar gibi yerleşik, güvenli ve güçlü hissetmesi güç... Kimi zaman bir kral olsa bile… Zayıflıklarımız, korkularımız ve egolarımız nedeniyle kendimize ve çevrenize yabancılaşabiliyoruz bazen. İstenmeyen biri dahi olabiliyoruz. Bir bakmışız ki ayakkabımıza mum dikilmiş.
***
Karşımızdaki kınamadan, yargılamadan önce onu dinlemeye ve anlamaya çalışsak ve Lionel Logue gibi bir dost gibi yaklaşsak sanırım sorunların daha çabuk üstesinden geliriz. “Önce arkadaş olmalıyız” diyen Lionel Logue gibi insanlar yaşantılarımızdaki zenginliklerdir…
***
Lionel Logue’yi zamanının bilgelerinden biri olarak kabul edersek Anadolu’nun geçmişinde böyle insanların yetişmesine olanak sağlayan örnekler bulabiliriz. Bunlardan biri bugün etkisini kaybetmiş olan Yarenlik geleneğidir… Hatta Yarenlik, geçmişte Lionel Logue’lar üreten bir fabrika gibi çalışıyordu bile diyebiliriz… Yarenler, yardıma ihtiyacı olanları dost bilir ve her zaman da oların yanında olurlardı…
***
Bilmeyenler için açıklanması gerekirse Yarenlik, toprakları sürekli istila edilen, yağmaya, talana uğrayan Anadolu köylülerinin, açlık ve yoksullukla mücadelesi sırasında çıkmıştır… Yarenler Meclisi, köken olarak Ahilikten doğmuş, sonrasında ise tüm Anadolu’ya yayılmıştır. Bölgelere göre değişik isimler almıştır. Kimi yerde Barana, kimi yerde Gezek denir.
***
Ama ben en çok Yaren ismini seviyorum… Çünkü Yaren’in, dert ortağı, dost, arkadaş anlamlarına gelmesinin yanı sıra kelimenin içinde barındırdığı müzik beni etkiliyor.
Yarenlik, yitirdiğimiz onlarca güzel değerimizden biri… UNESCO da bunun farkında olacak ki 2011 yılını ‘Somut Olmayan Miras Yarenlik Geleneği’ olarak ilan etmiş. Umarım bir gün bunu yurdum insanı da fark eder… Yarenlik geleneğini belki geri getiremeyiz ama en azından dostluğumuzu çevremizdekilerden esirgemeyelim… Kimseye ön yargıyla yaklaşmayalım… Karşımızdaki bir kral olsa dahi…
Not 1:
Mavi Sanat Tiyatrosu bünyesinde çıkan "Misafir" adlı oyun için Alper Akdeniz’e teşekkürler… Bilgesu Erenus’un yazdığı oyundaki performanslarıyla büyük alkış toplayan İbrahim Raci Öksüz, Serdar Kamalıoğlu, Sadık Yağcı, Ahmet Dizdaroğlu, Musa Zindan, Devrim Akaya ve Bilge Kuzu’yu da kutluyorum.
Not 2:
‘Ayakkabıya mum dikme’ deyimi Yarenlerden geliyor. Aralarında ‘istenmedikleri’ kişiye bunu anlatmak için uyguladıkları bir yöntem.
Ne güzeldir,sessizlikte birlikte olmak Daha da güzeldir, gülmek birlikte Cennetin ipekten şalı altında Yosunlara ve kayın ağaçlarına yaslanarak, Kahkahamız kadar yüksek sesli olduğunu dosluğumuzun Gösteriyor dişlerimizin beyazlığı. F. Nietzche