Yolda olmak
Yolda olmak
"Başka havalar getir bana
İçinde biraz bahar olsun
Biraz sen
Biraz da cumartesi" der Turgut Uyar...
Kimse bir şey getirmezse de, istemeye devam eder bir başka şiirinde....
"İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım
Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından
Bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından
Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
Şu aranıp duran korkak ellerimi tut
Bu evleri atla bu evleri de bunları da
Göğe bakalım..."
Bilir, birlikte bakmanın keyfi bir başkadır. Birlikte yolda olmak gibisi var mıdır?
Bahar, bana yola çıkmak için bir fırsattır. Doğanın cömert seslenişe kulak verip yola çıkarım. Yolda olmak çok güzeldir... Hem de kimi zaman nereye gittiğinden daha fazla...
Önümüzdeki günlerde Bodrum'daki Halikarnas Ot Festivali'nde yer almak için çıkacağım yolculuk böyle bir kaçış benim için. (30 Mart- 1 Nisan) Hem Türkiye'de yapılmayan bir şeyi, "yogadansı" sevgili Lale Roche'un desteğiyle birlikte İlknur Purut'la sahneye taşıyacağız hem de yolda olmanın ve Bodrum'un tadını çıkaracağız.
Vizyona giren "Kaybedenler Kulübü Yolda" da böyle bir tatta. İlk filmin başarısının verdiği bir rahatlıkla, yenilenmiş hayatlarının serüvenini Olimpos'tan İzmir'e doğru taşımışlar. Oradan yine İstanbul'a... Sözcükleri, yaşanmışlıkları ve anları asfalta serpip yol almışlar. "Hem senaryo hem yönetmenlik açısından biraz daha iyi bir film olabilirdi" diyor bir yanım ama diğer yanım, "Hiç bir şeyin normal olmadığı bir ülkede mükemmel olmaya çabalamak çok da gerekli değil. Bazen olanı olduğu kadarıyla kabul etmek de gerekli" diyor. Sonuçta, oyuncuların yetenekleriyle sürüklenen filmi ve filmde İzmir'in de yer almasını sevdim.
***
Geçtiğimiz hafta izlediğim bir başka film de Düğüm Salonu'ydu. BKM yine keyifli bir filmle çıkmış karşımıza. Düğüm Salonu'nun tamamı İzmir'de çekildi. Buca Gölet'te yanyana iki düğün salonunda farklı kişilerle evlenme kararı alan iki eski sevgilinin yaşadıklarını anlatan film, eminim izleyen herkesi bol bol güldürecek. Yönetmen koltuğunda Hakan Algül'ün oturduğu filmin başrollerinde Şahin Irmak, İrem Sak, Emre Karayel, Gonca Vuslateri, Onur Buldu, Duygu Yetiş, Nilgün Belgün, Beyti Engin, Ayşenil Şamlıoğlu ve Salih Kalyon yer alıyor. Dev Ajans'tan Erhan Gölbey'in de aldığı küçük bir rolle renklenen filmde Gonca Vuslateri'nin sergilediği oyunculuk görülmeye değer. Senaristliğini İzmirli bir yazar Şahin Irmak'ın üstlendiği filmin içinde Radyo Ege'nin de yer aldığını görmek keyifliydi.
Sevgili dostum Hakan Asılkefeli ile birlikte geçtiğimiz salı günü canlı yayında Radyo Ege'de gazeteci yazar ve şair Ünal Ersözlü'yü konuk ettik. Yaklaşık 4 buçuk yıl birlikte çalışma fırsatı bulduğum sevgili ağabeyim Ünal Ersözlü'yle birlikte; aşktan, sevgiden, şiirden, bahardan ama dahası yeni kitabı "Dört Gün Buda, Üç Gün Zorba" konuştuk. "Sevgi çok konuşulup, az yaşanıyor" diyen Ersözlü, dört gün Buda kadar dingin ve sabırlı, üç gün Zorba kadar coşkulu ve tutkulu yaşamanın, mutluluğa hak ettiği dengeyi nasıl vereceğini anlatıyor. Ersözlü kitabında, geçmişten günümüze çok değerli filozofların düşünceleriyle harmanladığı fikirlerini özenli bir çalışmayla toplamış ve önümüze koymuş. Özellikle felsefe ile ilgilenenler için harika bir yapıt olmuş.
***
Derki Alexis Zorba: “Kendini kurtarmanın tek yolu başkalarını kurtarmak için çabalamaktır.”
Yaşadığımız dünyanın içinde bulunduğu durumu anlamak için sanırım bu cümle üzerinde biraz düşünmek gerekiyor... Kendi benciliğinizde boğulmadan, çıkarlarınız için hareket etmeden önce bu cümleyi düşünün. Çıktığınız en büyük yolculuk kendi içinize yaptığınız yolculuk olsun.
Yorumlar -
Yorum Yaz