Yüzleşmek
Yüzleşmek
Yaşananlardan ders almak önemli bir meziyet. Sadece bireylerin değil, toplumların ve devletleri yönetenlerin de insanlık tarihini iyi okumaları gerekir. Bu, aynı zamanda ahlak kavramının da yerleşmesi için önemlidir. Tüm dinlerden eski olan ahlak kavramı bir toplumda oturmamışsa, temeli sağlam yapılmamış bir binada olduğu gibi çöküş yaşamak kaçınılmazdır.
Çözüme kavuşmayan cinayetlerle, terör saldırılarıyla, yolsuzluk ve adaletsizlikle boğuşan bir ülkeyiz. Soma'daki kömür ocağı faciası, tren kazaları gibi toplumu derinden yaralayan olaylar yaşarken en çok yüzleşme yapması gereken coğrafyalardan biriyiz. Oysa bizim en başarılı olduğumuz nokta, pislikleri halının altına süpürmek değil mi?
***
22 Temmuz 2011 tarihinde aşırı sağcı terörist Anders Behring Breivik, Norveç’i kana buladı. Başkent Oslo'da hükümet binası önünde bomba patlatan ve kentin hemen dışındaki Utoya Adası’nda İşçi Partisi Gençlik Kampı’nı basan saldırgan, toplam 77 kişinin canını aldı. Adada ölenlerden biri de 18 yaşındaki Türk kızı Gizem Doğan'dı.
Bu olayın ardından dönemin Başbakanı Gro Harlem, bir yerde hata yaptıklarını ve bunu bulmaları gerektiğini söyleyip soruşturma başlattı. Sonra da bir kamu davası açıp saldırıda ölenlerin aileleriyle yüzleşip suçun kendilerinde de olduğunu söyledi. Yakın tarihte yaşanan bu olayla ülkemizde yaşananları kıyaslandığımızda, bizler sadece siyasetçilerin kullandığı nefret dilini, kınama mesajlarını ve "Bundan nasıl siyasi çıkar sağlarım" hesabı yaptıklarını gördük.
***
Yazar Asne Seierstad “One of Us” isimli kitabında Norveç'i ve tüm dünyayı üzen bu katliamı yazdı. Kitaptan uyarlanan olay 2018'de ABD, Norveç ve İzlanda ortak yapımıyla film oldu. Anlayacağınız yaşanan acı olayın önce faili bulundu, sonra nerede hata yapıldığı araştırıldı ve hatanın kabul edilmesinin ardından yaslı aileler ile yüzleşildi. Breivik adındaki terörist, Norveç’te ve Avrupa’da çok kültürlü topluma karşı olduğunu, bu nedenle ülkesini ve Avrupa’yı Müslümanlardan korumak için gerçekleştirdiğini söyledi ve cezasını aldı. Yaşananların kitabı yazılarak, filmi çekilerek gelecek nesillere de “Aynı hataya siz de düşmeyin” denildi. Tabii anlayana...
Filme gelecek olursak, Netflix'te izlediğim yapım sinemasal olarak başarılıydı. İngiliz yönetmen Paul Greengrass yine iyi bir film ortaya çıkarmış. Yaşananları üç farklı bölümde anlatıyor: saldırı ve olaydan kurtulanlar ile aileleri, Norveç’in siyasal liderliği ve davada görev alan avukatlar. Oyuncular, rollerinin hakkını vermiş ve iyi iş çıkarmışlar.
Film ve nefes alıp verirken öğrendiklerim bana şunu söylüyor: Yaşananlarla yüzleşmedikçe, hayata tutkuyla bağlanmadıkça ve sevginin dilini öğrenmedikçe dünyanın tadını çıkaramayız. Tadını çıkaracağınız bir dünyanız olsun!
Yorumlar -
Yorum Yaz