Eskiyi kullan
Eskiyi kullan
Alman besteci Carl Orff der ki: "Yeni bir şey yaratmak istiyorsan mutlaka eski olanı kullan." Kuruluşu MÖ. 6 bin yıllarına dayanan Antik Yunan kenti Efes’te Carmina Burana balesini izlerken, bu söz zihinde bir başka tınlıyor.
Düşünün, orkestra Carl Orff’un bir manastırın tozlanan kütüphanesinde bulduğu, sararmış kağıtlara nakşedilmiş şiir ve şarkılardan etkilenerek 1935 yılında yazdığı besteleri çalmadan hemen önce siz, dünyanın en eski kanalizasyon sistemi üzerindeki taşlarla bezenmiş bir yoldan yürüyorsunuz. Bugün hala yağan yağmurlar sonucu kentlerimizde su baskınları sıklıkla görülürken, attığımız adımların altındaki Efes’te böyle bir durumun hiç yaşanmıyor olmasını bilmek bana ilginç geliyor... Ve bilmekle bilmemek, uygulamakla uygulamamak arasına bazen bir hayat, bazen de hayatların sığdığını düşünmek daha da ilginç…
***
Önceki gün büyük tiyatroyu dolduran yüzlerce insan, 1. Uluslararası Efes Opera ve Bale Festivali’nin son etkinliğini yarım ayla aydınlanan bir gecenin tatlı Eylül serinliğinde büyük bir keyifle izledi. İçlerinde birkaç turist görmek de çok güzeldi. Ortaya güzel bir eser çıkardığınızda, dünyanın neresinde olursanız olun sizi takip eden birilerini bulabiliyorsunuz. Bu yüzden, bu ve bunun gibi festivaller ülkemiz için büyük bir şanstır. Robert North’un koreografisiyle izlediğimiz Aslı Çilek, Boğaçhan Bozcaada, Doruk Demirdirek, Selahattin Erkan, Göksu Kaçan ile diğer balet ve balerinler sahnede müthişti.
Her biri, sanki birer kahramana dönüştüler. Kahraman denince aklıma pek çok isim geliyor ama siz Puduhepa’yı bilir misiniz?
O, ne bir Hollywood prodüksiyonu, ne de bir hayal ürünü. O bir Anadolu kadını. Savaşlarla anılan ve hep anılacak olan bir coğrafya da MÖ. 13 yüzyılda yaşamış, çocukken kendine verdiği “barış için çalışacağım” sözünü yerine getirip “savaşa hayır" diyen gerçek bir kahraman. Kendini yetiştiren, okuyan, yazan, böylece Mısır’la yaptıkları tarihin ilk antlaşmasına olan Kadeş’e imzasını atan Hitit’in lideri. Ve tüm halklar için “Barış Kraliçesi”…
Bugünün çocukları savaştan değil barıştan bahseden ve onun mücadelesini veren kahramanları tanımalı ki gelecek için umut artsın.
İkinci dünya savaşı günlerinde yazılan; doğa, aşk ve sevgiden bahseden Carl Orff’un bestesi Carmina Burana gibi tüm kötülükleri arkasında bırakarak yaşasın.
***
Barışın tüm zorlamalara karşı hüküm sürdüğü topraklarda, şef Tulio Gagliardo yönetimindeki orkestranın yorumladığı müziğin güzelliği dansla buluştuğunda, oluşan enerji antik kenti yeniden canlandıracak nitelikteydi. Tabii bu arada; Julian Moss’un sahneye koyduğu Carmina Burana’da Anıl Aydın’ın şefliğinde çok iyi bir iş çıkaran koro ile soprano solo için Evren Işık’ı, bariton solo için de Tamer Peker’i de unutmamak ve alkışlamak gerekli. Bir alkış da 1. Uluslararası Efes Opera ve Bale Festivali’ni destekleyen, Selçuk Belediyesi, İzmir Ticaret Odası, Türkerler Holding, Mavibahçe AVM ve Swissotel Büyük Efes’e…
Yeni bir kadın hareketi “Biz”
Hepimizin hayatında bize cesaret, güç veren, yaptıklarıyla örnek olan cesur, kucaklayan bir kadın var. Üstelik mucize gibi gözüken pek çok işi “sessiz sedasız” gerçek kılan bu kadınların kendileri de mucize değil, gerçekler. Puduhepa onlardan sadece biri. Ve geçtiğimiz günlerde onun hayatını çocuklara anlatan Tuba Şamlı Attila’nın yazdığı bir kitap yayınlandı. Ayrıca, Puduhepa oyuncakları da onunla birlikte hazırlandı. Kitaptan ve oyuncaklardan elde edilen gelir kız çocukların okuması için TOÇEV’e aktarılıyor. Şimdi üretmekten, var etmekten, çevrelerine etki etmekten ne olursa olsun vazgeçmeyen kadınların sesini birlikte duyurma zamanı. Şimdi kadınların yaratma, paylaşma ve dönüştürme gücüne adanmış bir kadın hareketi olan “Biz”e katılma zamanı. Siz de; Türkiye’nin kadın kahraman hikayelerini internette “Biz” hareketini bulup orada paylaşabilirsiniz. Bu da başka kadınlara cesaret ve güç verecektir. Sizin kahramanınız kim? Ben benimkini haftaya yazacağım…
Yorumlar -
Yorum Yaz