Karikatürist Sadık Pala
Ailecek okçuluk yapıyorlar,
Gökmen Küçüktaşdemir
Sadık Pala'nın yaptığı karikatürlerden, espri anlayışından, bir ev dolusu aldığı ödüllerden, bunlara rağmen görmediği ilgiden bahsetmeyeceğim. Palas Pandıras adlı kitabından, mesleğinin 30. yılında açtığı serginin dolup dolup taşmasından ya da adam gibi adam olmasından da söz etmeyeceğim. Onun birlikte geçmişte çalışma fırsatı yakaladığım için ne kadar mutlu olduğumu, insan olarak ne kadar çok sevdiğimi söyleyerek de zamanınızı almayacağım. Ünlü karikatürist Sadık Pala, 47 yaşından sonra okçuluğa merak sarıp bugünlerde elinden oklarını ve yayını hiç düşürmüyor. Onunla birlikte ailesi de okçuluğa başlamış. İş yaşamının stresinden bu sayede sıyrıldığını anlatan Pala, herkese okçuluğu tavsiye ediyor.
- Seni çizdiğin karikatürlerden tanıyoruz. Aldığın ödüllerden. Nerden çıktı bu okçuluk sevdası?
Akhisar’da 6 yıldır karikatür dersi veriyorum. 2 yıl önce öğrencilerimden biri derse madalya ile geldi. ‘’tebrikler, bunu hangi daldan aldın’’ dedim. O da ‘’okçuluktan’’dedi. Benim de yıllardır okçuluk yapmak istediğimi buna bir türlü fırsat bulamadığımı söyledim. Bana babasının okçuluk hocası olduğunu ve bir gün tanıştırıp ok attırabileceğini söyleyince hemen yanına gittim. Sonradan okçuluk hocam olacak olan Arif Zeyrek ile tanıştım. Bana hemen pratik yoldan bir şeyler gösterip hevesimi alayım diye 5 metreden birkaç atış yaptırdı. Atıştan sonra daha önce bu sporu yapıp yapmadığımı sordu. Ben de ilk defa elime ok ve yay aldığımı söyleyince sık sık gelmemi söyledi. Ben de her hafta karikatür dersine başlamadan önce erkenden gidip ok atmaya başladım. Okçulukta aşamamı görünce hemen bana lisans çıkartıp okçu yaptı sağ olsun. 1 yıl olimpik ok atmaya devam ettim. Daha sonra bizim ata sporumuz olan geleneksel okçuluğa merak saldım ve bu işle kim uğraşıyorsa onlara ulaşıp işin teorik ve pratik kısmını öğrenmeye çalıştım. Geleneksel okçuluğun önemli kişileriyle dost oldum.
- Ailende var mı okçulukla ilgilenen?
İlk geleneksel Türk yayını edinince daha fazla heyecanlandım ve evdekileri de alıp dağ bayır ok atmaya gittik. Benden sonra eşim Burcu merak sardı. Ona da bir yay aldık. Daha sonra oğlum Furkan ok atıp ata binmeye başladı. Atlı okçuluğa ilgi duydu. İbrahim Can Reis ve Taekwondo hocası İpek Özserttaç’la idman yapmaya başladık ve grup kurmaya karar verdik. 2015 şubat ayında İzmir Geleneksel Okçuluk Grubunu kurduk ve kısa zamanda okçuluk camiasında tanınır olduk. Her hafta düzenli idmanlar yaptık ve yapıyoruz. Bir süre sonra ünlü kemanger (yay yapımcısı) Süleyman Cem Dönmez, tanınmış atlı okçulardan Hüseyin Okçu ve Murat Çıtak, İlker Ünal, Wingchun hocası Barış Kural, Üniversite öğrencileri Berat Sevindik ve Ömerhan Kayın aramıza katıldı. Bir süre sonra da yaklaşık 15 kişilik bir sayıya ulaştık.
- Okçuluk içi Ata sporumuz diyebilir miyiz?
İnsanlık tarihi boyunca okçuluk vardır. Türklerde Orta Asya’dan beri yaklaşık 5 bin yıldır yapılmaktadır. Okçu kabileler deyimi buralardan gelmektedir. Ateşli silahlar çıkana kadar çağının en etkili silahı Tük okları ve yayıdır. Avrupalıların okları 250-300 metre giderken bizim Türk yayları 700-800 metre gidiyordu. Zaten 500 metre atamayanı okçu saymıyorlardı. Tozkoparan İskender 846 metre atarak rekor kırmış ve hala bu kırılamamıştır. Unutulmaya yüz tutmuş okçuluğu büyük önder Atatürk canlandırmaya çalışmış ve Ok Spor Kulübü'nü kurdurmuştu. Ancak ölümünden sonra gerekli önem verilmeyip tekrar unutulmaya başlamıştı. Yaklaşık 15 yıl önce de bir avuç gönüllü insan tekrar canlandırmaya, ayakta tutmaya çalıştı. Bugün Türkiye çapında 70 den fazla kulüp ve dernekte okçuluk öğretilmektedir. Biz de İzmir’de Ata sporumuzu öğrenmeye ve öğretmeye çalışıyoruz.
- Nasıl fırsat buluyorsun?
İstenirse her şeye vakit bulunabilir. Biz her hafta yer yokluğundan 35 kilometre uzaklıktaki Buca Macera Tepesi’ne gidip geliyoruz. Yer talep ettiğimizden geleneksel okçuluğu belli bir siyasi partinin güdümünde olduğu ön yargısıyla karşılaşıyoruz. Bazen de sevinerek görüyoruz ki bazı belediyeler Atatürk’ün de mirası olan Türk okçuluğunun kalkınması için destek de bulunuyorlar. Umarım İzmir’deki belediyelerden veya kurumlardan bu ilgiyi buluruz. Unutmayalım, 5 bin yıl önce bu siyasi partiler yoktu. Bu bizim ata sporumuzdur.
- Nerde ve ne zamanlar ok atıyorsun?
Arkadaşlarımızın çalışma şartlarına göre hafta içi ve hafta sonu olarak en az 2 çalışma yapıyoruz. Buca’da ayrıca Pony Club işletmesi de yapan, aynı zamanda at antrenörü olan Hüseyin ve Bahadır kardeşlerimizin yerinde atlı okçuluk ve kara okçuluğu yapıyoruz.
- Ne tür faydalarını gördün?
Bir defa sabrı öğreniyorsunuz. Konsantre olmayı, çabuk olmayı, stres atmayı. Bunlar sportif tarafı. Bir de insani tarafı var. Biz gruptaki arkadaşlarımızla birbirimizin evlerine gidiyoruz, iş yerlerine gidiyoruz. Bu yüzden kalabalık bir aile olduk. Geleneksel okçuğu Türkiye’nin dört bir yanında yapanlarla arkadaş olduk. Hatta akraba gibiyiz. Herhangi bir şehre gidecek olsam bir okçu arkadaşım var. Hepsi de birbirinden kariyerli arkadaşlar bunlar. Kalp damar cerrahı mı arıyorsun, genel cerrah mı arıyorsun, kaymakam mı arıyorsun, avukat veya öğretmen mi? Her meslekten kaliteli arkadaşlar, dostlar edindim.
- Kimler bu sporu yapmalı?
Memleketini seven, kültürüne sahip çıkmak isteyen, kafelerden AVM'lerden bunalan doğa ile iç içe ve kardeşçe bir aktivite yapmak isteyen herkes yapmalı. Özellikle stresli işleri olanlara şiddetle tavsiye ediyorum. Üstelik bu sporda yaşın da önemi yok. Ben 47 yaşında başladım.
- Kimlerden nasıl destek almalıyız okçuluk yapmak için?
Olimpik mi, Geleneksel mi yapmak istiyoruz ona karar vermeliyiz. Benim olimpik okçuluk eğitmen belgem de var. İsteyenlere biz gösterebiliriz. Ya da yakınlarındaki spor kulüplerinin okçuluk dalları oluyor, buralardan destek alabilirler.
- Yarışmalara katılıyor musun? Aldığın bir derece var mı?
Karikatürden çok var da, okçulukta daha yeniyiz. 2 uluslararası turnuvaya davet edildik ve orada yarıştık. Yarışma sırasında bizde kazanma hırsı diye bir şey olmuyor. Çünkü hepsi bizim arkadaşımız. Ok atılırken rakiplerinizin size yardımcı olmaya çalışıp yayı biraz kaldırmanızı veya sağa,sola çevirmenizi söyleyerek iyi derece yapmanızı isteyen rakibibaşka bir spor dalı bulamazsınız. Ankara’dan bizim gruptan katılan bir arkadaşımız Yarışmada Finale kadar, biz ise yarı finale kadar çıktık. (Yarışmaya en az 500 kişinin katıldığını da unutmayalım.)
- Oğlun nasıl heveslendi? Sen mi teşvik ettin?
Biz ailecek yapıyoruz. Eşim öğretmen o da ok atıyor. Oğlumu ben ok atsın diye zorlamadım. Üniversite sınavlarına hazırlanıyordu geçen yıl. Sınav stresini ok ve atla atıp Yazılım mühendisliğini kazandı. Bir de yaş grubu çok genç. Abileri kardeşleri gibi gördüğü sporcu arkadaşları var. İçlerinde en yaşlısı benim. Sağ olsunlar saygıda kusur etmiyorlar
- Belediyelerin karikatür eğitimine olan bakışını nasıl görüyorsun?
Akhisar’da 6. yıla geldim. Akhisar Belediyesi’nin teklifiyle başlamıştık. İlk yıl 100 bin nüfuslu bir yer olmasına rağmen 180 öğrenci karikatür dersi gördü. Benim önerimle belediyenin çatı katını sanat atölyesine çevirip değişik kurslar açtılar. Yine benim ön ayak olmamla Akhisarlı rahmetli karikatürcü Mim Uykusuz ismini bir sokağa verdiler. Sanata ve sanatçıya saygıları üst düzeyde. İzmir’de Karşıyaka Belediyesi Çocuk kulübünde karikatür kursları vermeye başladım. Bu yıl ikincisini yapıyoruz. Bu fırsatları veren Akhisar ve Karşıyaka Belediye başkanlarına ve personeline ayrıca teşekkür ediyorum. İzmir’de de yavaş yavaş başka arkadaşlarım da karikatür kursları vermeye başladılar. Umarım sayısı artar…
Eşi Burcu ve Furkan da okçuluk yapıyor.
Yorumlar -
Yorum Yaz