ELA ERDİN
Mevsim geçişlerine
en iyi çözüm yoga
Gökmen Küçüktaşdemir
Yoga eğitmeni Ela Erdin, mevsim değişimlerine bağlı yaşanan sıkıntılar günlük işlevselliğinizi etkiliyorsa mutlaka bir uzman yardımına ihtiyacınız olduğunu söylüyor. Tiyatrohane'de eğitimler veren Ela Erdin, yoganın özünün fiziksel, ruhsal ve zihinsel olarak denge bütünlüğü sağlaması olduğunu belirtiyor. Erdin, "Yoga yapan kişilerin sadece mevsim geçişlerinin yarattığı hormonel iniş çıkışlardan değil, beden için çok daha yoğun fiziksel, psikolojik ve hormonel dönüşümleri (örneğin bayanlarda hamilelik, lohusalık, menapoz erk de antrapoz gibi) daha dingin ve rahat geçirdikleri bilinmektedir" diyor.
BELİRTİLER NELER
Mevsim geçişlerinin, direkt olarak bedenimizde ruh hali değişkenliği olarak kendini hissettirir.
Birçok kişi, güneşli günlerde daha enerjik, daha mutlu, kendini daha pozitif hissederken, yağmurlu ve karanlık günlerde ise daha karamsar, isteksiz, yorgun olduğunu söyler. Hatta böyle günlerde kişi günü evde, hatta yatakta geçirmeye, hatta daha az iş yapmaya, daha az sosyal faaliyetlerde bulunmaya yatkın olabilir. Ya da tam tersi dışarıda güneşin parladığı günlerde kişi kendini bir an önce dışarıya atmak o günü sosyalleşerek yaşamak isteyebilir.
Her insan mevsimsel değişiklikten aynı şekilde de etkilenmez. Geçiş aylarını yaşadığımız şu günlerde etrafımızda halsizlik veya yorgunluk hissi ile iş yapmada güçlük çeken birçok insanla karşılaşabilirsiniz hatta belki de siz de kendinizi şu an böyle hissediyor olabilirsiniz.
Yukarıdaki döngünün tam tersine yazları daha mutsuz ve düşük enerjiye sahip, kışları daha aktif ve dinç yaşanması da söz konusu olabilir. Kişinin sahip olduğu bireysel özelliklere bağlı bir durum olduğu söylenebilir.
FİZİKSEL VE RUHSAL ETKİ
Ela Erdin, "Mevsim geçişlerine bağlı olarak kişinin maruz kaldığı güneş ışığı miktarı ve yoğunlu kişinin fiziksel ve ruhsal yapısı bakımından büyük önem taşır. Güneş ışığının kişide oluşan halsizlik duygusu üzerinde büyük ölçüde etkisi olduğu belirlenmiştir. Mevsim geçişlerinin yaşandığı dönemlerde yorgunluk, halsizlik ve depresyon gibi şikayetlerin arttığını gözlemlemekteyiz. Özellikle güneşin ve sıcak havanın etkisini yitirmeye başladığı bu aylarda artan bu semptomların hem biyolojik hem de psikolojik faktörlere bağlı olarak tetiklendiği bilimsel olarak düşünülmektedir. Bir yandan güneş ışığının azalması ile mutluluk hormonu diye bilinen ve depresyonda önemli rol oynadığı düşünülen ‘serotonin’in beyindeki salgılanımının olumsuz etkilendiği düşünülür. Diğer yandan, havanın soğuması ve yağışların başlamasıyla kişi eve kapanacağını, sosyal hayattan uzaklaşacağını, yoğun iş temposuna teslim olacağını düşünerek psikolojik olarak olumsuz bir sürece girmesi söz konusu olabilir. Mevsim geçişlerinin öncelikle hormonal sistemi etkilediği bilindiğinden, vücudun yeni çevresel değişikliklere alışması, uyum sağlaması ve hormonal sistemi yeniden dengeye girmesi zaman alacaktır. Özellikle kış aylarında daha hareketsiz bir dönem geçirildiğinden ve buna bağlı olarak genellikle kilo alındığından dolayı, ilkbahar ile gelen hareketli yaşama uyum sağlamada kişi zorluk yaşayabilir. Bu noktada, kişinin yetersiz fiziki koordinasyonu halsizlik nedenlerinden biri olarak gösterilebilir.
Her insan mevsim geçişlerinde aynı düzeyde etkilenmez. Bazı insanlar, bu dönemlerde fark edilemeyecek düzeyde etkilenirken, kimileri ‘mevsimsel duygu durum bozukluğu’ olarak isimlendirilen psikiyatrik bir rahatsızlık tanısı alabilecek kadar ciddi boyutta etkilenebilir. Ayrıca, duygu durum bozuklukları yaşayan ve eğilimi olan insanların mevsime bağlı depresyonu yaşama oranları daha yüksektir. Mevsim değişimlerine bağlı yaşanan sıkıntılar günlük işlevselliğinizi etkiliyorsa mutlaka bir uzman yardımına ihtiyaç var demektir. Yoganın özü zaten fiziksel, ruhsal ve zihinsel olarak denge bütünlüğü sağlaması. Dolayısıyla yoga yapan kişilerin sadece mevsim geçişlerinin yarattığı hormonel iniş çıkışlardan değil, beden için çok daha yoğun fiziksel, psikolojik ve hormonel dönüşümleri daha dingin ve rahat geçirdikleri bilinmektedir" dedi.
YAŞAMA KATKISI BÜYÜK
"Yoganın temel araştırma konusunun omurga üzerinedir" diyen Erdin şunları söyledi: "Asana olarak adlandırılan yoga duruşlarını omurgayı uzatarak öne, geriye, bir yandan diğer yana, dairesel olarak sağdan sola, soldan sağa doğru eğip bükerek omurganın sağlıklı, yumuşak ve esnek kalmasını sağlar ve sinir sistemini besler. Böylece omurga etrafındaki kaslar uzar aynı zamanda güçlenir. İç organlar esnekleşir, uyarılır ve masaj etkisi ile rahatlar. Prana dediğimiz nefes ile senkronize yapılan duruşlar ile her bir hücre canlanır ve temizlenir. Solunum, kalp dolaşım, sinir ve boşaltım merkezleri daha işlevli hale gelir. Daha iyi bir dolaşım sistemi sağlanır. Baş aşağı yapılan duruşların tamamı akciğerlere ve beyne daha fazla kan gitmesine destek verir. Ayrıca ters duruşlar yer çekimi etkisini ters çevirerek kalbe ve bacaklara da dinlenme fırsatı yaratır. Kemik yoğunluğunda artış sağlanır. Yaşama kattığı değerleri ise şu şekilde özetleyebilirim... Yorgunluk ve streste azalma, uyku kalitesinde yükselme, Duygusal olarak denge sağlanır. Ayrıca yoga sayesinde cinsel yaşam kalitesinde artış yaşandığı da bilinmektedir. Çünkü yoga pozları pelvis bölgesindeki organlar ve onları destekleyen kaslarla pelvis tabanının esneklik kazanması ile birlikte duyarlılık da artmaya başlar."
STRESTEN UZAKLAŞTIYOR
"Yoganın etkileri ilk derste bile hissedilir" diye Erdin, "Yoganın duygusal iniş ve çıkışlara etkisini şu şekilde açıklayabilirim. Zaten beden içinde doğal olan her şeyin inişinin ve çıkının yükselip düşüşlerinin olması. Nefesin girmesi çıkması, kalbin ritminin yükselmesi alçalması gibi.. Elbette bu sinir sisteminde ve hormonlarda da yaşanacak.. Önce kendimize şunu soralım doğal doğamızda var olan duygusal iniş çıkışları negatif bir durum gibi algılamamızın sebebi nedir sizce? Günlük yaşamı şöyle bir düşünün.. Müthiş bir stres var dışarıda. Müthiş bir telaş.. Hepimiz para kazanmak zorundayız, çoğumuz taşıyabileceğinden fazla sorumluluklar almış durumda, hatta çok uzağa gitmeye gerek yok, çalıştığım tramva terapisti bir hocam der ki, sadece trafikte biraz zaman geçirmek sinir sistemi için yeterince fazla.. Bu fazlalık içinde koşuşturup duruyoruz. Zihinlerimizden gelen bitmek bilmeyen taleplere cevap vermeye uğraşıyoruz. Sürekli bu döngü içinde kalmaya tahammül edemediğimiz için içki anti depresan kullanıyoruz. Sinir sistemi uyuşuyor bir nevi, buradan gelen anlık hissizliği "rahatlama" sanıyoruz. Sonra bir de bunun yorgunluğu ortaya çıkıyor tabi.. E bir beden duyusal ve duygusal olarak bu kadar yoğunken var olan duyguları da algılayamıyor. Sinirden gülmek, öfkelendiğinde ağlamak gibi çarpık duygular ortaya çıkıyor. Sağlıklı beden neşe coşku hissettiğinde kahkaha atar, üzüldüğünde ağlar, öfkelendiğinde bağırır... İfade bulamayan bastırılmış duyguları da ekleyin bunun üzerine... Yani aslında başta da söylediğim gibi duygusal iniş çıkış dediğimiz döngü sağlıklı bir döngüdür. Sinir sisteminin de kalp gibi bir ritmi var.. Bazen inmeye, sakinlemeye, gevşemeye, dinginliğe, sükunete ihtiyaç duyuyor, bazen coşmaya, yükselmeye, harekete ihtiyaç duyuyor. Biraz düşme isteği geldiğinde kaçımız bu isteğe cevap verebiliyor? Tüm bunları neden anlattım çünkü bunlar günlük insanlık hallerimiz.. Bir an durup kendimizi hissetmediğimiz sürece anlatıldığında tanıdık gelen ama deneyimlerken çok da idrak ederek içinden geçtiğimiz haller değil.
İşte yoga bu "farkında olabilme, idrak edebilme" alanını sunuyor. Elini kolunu, boynunu, parmağını ve nefesini hissetmeye ve dikkatini beden hislerine vermene doğru seni ana davet ediyor" diye belirtti.
"BEDENİ DİNLEMEK LAZIM"
Erdin, "Beden dili bildiğimiz dillerden farklı.. Onu dinlemeyi öğrenmen, onu anlaman, talebini hissetmen ve bu talebe yanıt vermen elbet zaman alacak ama bu günün birinde bu pratiğin matının üzerinde olduğunu hayal edebilir misin? O halde bunu yaşamda da yaparsın. Duygulara kendi ifadeleri için izin vermeyi, onlara iç dünyanda alan vermeyi ve bu alana dolmalarına müsaade etmeyi öğrendikçe bu iniş çıkış artık seni rahatsız da etmemeye başlar. Çünkü yaşamında bazı döngüleri var. Her an dönüşüyor, değişiyor, mevsimler gibi.. Bir ritmi var yaşamın, gece ve gündüz gibi.. senin bedeninde döngüleri var, ritimleri var.. Yaşamın içinde yaşattığı yaşayan bir bedensin sen. Ben yogayı yaşama bağlamayı çok severim. Çünkü gerçek yoga her an da var. Patanjali Yoga Sutralarında yazar hemen. Yoga şu an oluyor! Hocalık eğitimlerimde de böyle yaşamın içinden bir yoga görüşüne sahip hocalar yetiştirmeyi amaçlıyorum" dedi.
YOGA DIŞINDA NELER YAPILMALI
Mevsim geçişlerinde yogadan farklı olarak şunlar yapılmalı:
- Mümkün olduğunda cam kenarlarında oturmayı,
- Motivasyonunuzu güçlendirici ve konsantrasyon arttırıcı spor faaliyetleri ve hobileri
- Kendinizi iyi hissettirecek aktiviteleri öneririm.
- Ağır yağlı, karbonhidratlı yiyecekler halsizlik ve bitkinlik gibi belirtileri tetikleyeceğinden az tüketmeye çalışın. Mevsim sebze ve meyvelerini tüketmeye ağırlık verin.
- Bu dönemlerde ortaya çıkan vücut sıvı dengesindeki değişimlere bağlı olarak sıvı tüketimine dikkat edin.
- Alışık olduğunuz saatte yatağa girmeye ve ihtiyacınız olduğu kadar uyumaya dikkat edin.
- Kendiniz ve varsa çocuğunuz için bu dönemleri eğlenceli hale getirmek için yaratıcılığınızı kullanın. Doğada vakit geçirme ve doğayı keşfetme aktiviteleri yaratabilirsiniz.
- Müsait zamanlarınızda masaj ve farklı gevşeme egzersizleri deneyin.
İlişkilerin sorunsuz
sürmesini sağlıyor
Yoganın ilişkilerimizi düzenlemekte de yardımcı olduğu anlatan yoga eğitmeni Ela Erdin, "Şimdi kendinize bir sorun. Neden ilişkilerde çelişki yaşıyoruz? Diğer kişi de tam olarak neyi değiştirmek istiyorsun? Başkalarının daha farklı olmalarını isteyerek, ne kadar enerji harcıyoruz? Kendinize gerçekten dürüst olana kadar yeterince bu sorularla kalmak için kendinize zaman tanıyın..Hayatınıza dürüstçe bir bakın. Şu an hayatınızda olan ve bir şekilde değişmesini istediğiniz bütün kişilerin isimlerini yazın. Beraber çalıştığınız kişiler, partnerleriniz, ailenizdeki kişiler, arkadaşlarınız, politikacılar, çalıştığınız bankanın müdürü... Ve sonra, hayatınıza yeniden bakın ve değişmesini istediğiniz bütün bu insanların toplamına bakmak için, bu isteği kaç defa tekrarlamak zorunda kaldığınızı tahmin edin.Ve bu çaba için, sırf birileri sizin olmasını istediğiniz gibi değil diye, hayatınızdan ne kadar saat, gün, hafta, ay harcadığınızı tahmin. Muhtemelen birkaç yıl, eğer toplamına bakarsanız. Ve bu zaman tek bir kişiyi bile değiştirebildi mi? Mistik aydınlar der ki, başkaları ile anlaşmazlığa düşmenin tek sebebi var. Oda arkasında incinmiş bir egonun yatması... Aslında daha aydınlık bir tavır geliştirerek başkaları hakkındaki yargılarını kullanarak, kendimiz hakkında yeni şeyler öğrenebiliriz. Yoga bakış açısını içe döndürür. Tüm yoga uygulaman boyunca odağın hep kendindedir. Bu yüzden istediğin kadar kalabalık bir sınıfta ol, yine de o ders sırf sana özeldi gibi hissedersin. Dikkatin elinde, sizinde, kolunda, parmağında, nefesinde, belki kimi zaman düşüncende, kimi zaman bir pozu yapmaya doğru girdiğin tavırda vs.. olur" dedi.
TARTIŞMAYA YER YOK
"Hayatta sürekli olarak neyi pratik ederseniz bir süre sonra bu sizin gerçeğiniz olur" diyen Erdin, "Ben çok duygusal bir kişiyim. Yaşamımın belli bir döneminde kurumsal bir şirkette finans departmanında çalıştım. Tüm gün excel'de sayılarla uğraşırdım. Ve her gün aynı tabloda, aynı döngü içinde... Bunun yıllar sonunda hayatımda getirisinin ne olduğunu tahmin edebilirsiniz. Ama pişman değilim çünkü tüm bunlar kariyerimi değiştirmeme ve şimdi olduğum yerde olmama vesile olan etkenler.. Dolayısıyla kendini yoga uygulamasında derinleşen bir kişi, girdiği bu dikkatin kendinde olma halini, bedende duyumsadığı ihtiyaçların fark edilmesi, hissedilmesi ve o ihtiyaca doğru cevap verilmesi yönünde geliştirdiği bu tavrı yaşamına akıtacaktır elbet.. Kendini bir konuda ifade ederken odağı ötekiler değil ben olacaktır.
Hayatımda hiçbir diyaloğun tartışmaya dönüştüğünü görmedim eğer ki, iki tarafta "sen ... sın, sen .... yaptığın için, sen.... olduğun için" ile değil, "ben bu konuda ..... hissediyorum, benim biraz .... olmaya ihtiyacım var çünkü ben... ." gibi cümleler kuruyorum.
Kişisel deneyimim, pek çok ilişkimde yogaya başladıktan sonra o ilişkide kendimi daha ulaşılabilir, daha yumuşak ve o kişiye daha mevcut olduğumu fark ediyorum" diye konuştu.