Tepkiyi dönüştürmek
Bakan Durul
Tepkiyi dönüştürmek
Tatil bitti bitmesine de bazen keşke hiç başlamasaydı dedirtiyor. Çadır kurulmayacak yerde çadır kuran, mangal yakılmayacak yerde mangal yakan, piknik yapılmayacak yerde piknik yapan, denizi kirleten ve artıklarını toplamayan, idrak yolları enfeksiyonu geçirmiş yurdum insanlarıyla karşılaştık yine tatil boyunca. Onlar yine ait oldukları yerlere doğru uçarken arkalarında çöp yığınları, yanan ormanlar ve sahipsiz hayvanlar bıraktılar… İş, onların arkasına temizlemek zorunda olan ev sahiplerine kaldı. Bazen de daha da uzaklardan gelenlere… Mesela Japonlara… Mesela o ülke benim, bu ülke senin diye ayırt etmeyenlere… Onlar, dünyayı kendi evleri gibi görüp, çöplerin doğaya dolayısıyla kendilerine zarar vereceğinin bilincinde oldukları için üşenmediler bizim atıklarımızı güzelce topladılar. Aptal değillerdi, sadece yaşadıkları evrene ve kendilerine verilen yaşam hakkına saygılıydılar... Bizim de duyarlı insanlarımız var elbette. Ama giderek azalıyorlar bu akıl ve vicdan yoksunu, eğitimsiz kitlenin karşısında… Semra Bakioğlu, Burcu Aksoy onlardan bazıları. Çeşme için sosyal medyadan örgütlenerek ilçenin özellikle sahil kesimini temizleme çalışmasına giriştiler. Belediyeler de elbette çalışıyor ama bazı noktalarda onlar da tıkanabiliyor.
Hüseyin Karcı
Ayrıca içimizde çöplerden birer sanat eseri yaratarak tepkilerini dile getiren vatandaşlarımız da var. Çiğdem Demir onlardan biri… Demir, bağımsız olarak yürüttüğü The Prints of Sea projesi, insanların terk ettiği ve denizin getirdiği çöpleri yeniden değerlendiriyor. İzmir’de yürüttüğü proje ile insanların bıraktığı objelerin, yani çöplerin aslında sandığımızdan daha büyük bir izi olduğuna ve yarattığı kirliliğin de kümülatif bir toplam olduğuna dikkat çekmeyi amaçlıyor.
Manisa'da yaşayan montaj ustası 66 yaşındaki Hüseyin Karcı da, atık maddelerden yaptığı maketlerle herkesi şaşırtıyor. Çöp olarak atılan her türlü objeyi değerlendiriyor. Üç yıl önce Kula'da doğup büyüdüğü evin maketini yaparak işe başlayan Karcı, geçtiğimiz günlerde Manisa’da bir de sergi açtı. Antalya’dan Sibel Akan da evsel ve çevresel atıkları kullanarak ürettiği eserlerle şimdiye kadar pek çok sergi açmış.
***
Ama benim en çok dikkatimi çeken kişi, geçmişte TIR şoförüyken işini bırakıp bir atölye kurup topladığı ağaç dallarını sanat eserine dönüştüren Durul Bakan. Bakan’ın son yaptığı eser Lisinia Yaban Hayatı ve Rehabilitasyon Merkezi’nde sergileniyor. Ardıç dallarından yaptığı 8 metre genişliğinde, 4 metre uzunluğunda Yılan Kartalı heykeli, bugüne kadar ağaç dallarından yapılan en büyük heykel. Bakan, bu heykelle Guinness Rekorlar Kitabı’na girmek için de başvuruya hazırlanıyor. İnsanların kurduğu sistemin, insanlara tuzak olduğunu anlatan Bakan, zamanın insanları esir aldığını, zihinleri köleleştirdiğini vurguluyor. Yaptığı heykellerde sadece at, kartal ve geyik gibi objeler yok. Başka başka anlamlar da var. Mesela doğanın kendi estetiğini, kendi içinde barındırdığı anlatıyor. Bakan, “Hayat basittir, basitliklerle güzeldir ve kusurlar kimliktir. Benim bu çalıştığım parçalar hep kusurlu parçadır. Bir marangoz eğri bir parça kullanmaz ama güzel olan onun kusurlu yanı. Ben bu kusurları kimlik olarak ön plana çıkardığım için farklı oluyor. Son yaptığım Yılan Kartalı’ndaki ardıç parçaları hep kusurlu ve bugüne kadar kimse toplamamış. Doğru gözle bakıldığında ortaya çok güzel şeyler çıkıyor” diyor.
Herhangi bir sanat eğitimi bulunmayan Durul Bakan’ın Yunanistan ve Dubai gibi ülkelere gönderdiği çalışmaları da var. Bakan’ın en çok dikkat çektiği konular yine çevre temizliği özen gösterilmesi ve ağaç katliamına son verilmesi gerektiği. Bakan da, doğal atıkların dönüştürülebilir yanını göstererek kitlelere sesini duyurmak istediğini belirtiyor.
Hayat bize tüm seçenekleri sunuyor. Sadece insan makamına eren, içlerinden doğru olanı seçiyor.
Yorumlar -
Yorum Yaz