Rüyalarımız bizi eğitiyor
Rüyalarımız bizi eğitiyor
Gökmen Küçüktaşdemir
Rüyalarımı kontrol altına almaya başladığımı hissettiğim gün, kendime nefes alacak bir alan açtığımı düşünmüştüm. Her istediğimi yapabileceğim, dünyadaki hayatın dışında renkli ve özgür bir yer... Orada kaç kez öldüm, kaç dirildim, kaç kez bir kartala dönüştüm, kaç kez orduları yenip zafer kazandım hatırlamıyorum... Esra İnal'ın hayatını anlatan "8 Saniye" adlı filmi izledikten ve Rüyacı, Sanat Tarihçisi Zeynep Ergen ile tanıştıktan sonra bundan daha fazlası olduğu düşünmeye başladım. Kendisiyle neredeyse 1 yıldır tanışıyoruz. Rüyalar üzerine saatlerce konuşmuşuzdur, verdiği eğitimlere de katılmışlığım vardır ama bu yazıyı yazmak bugüne nasip oldu. Artık benim için bir arkadaştan daha fazlası olan Zeynep Ergen, "Rüya sizin hikayenizdir. Kendi kişisel tarihinizle ilişkilidir" diyor. Evet, her rüyada bir hikaye var ve her rüyada da size verilmek istenen bir mesaj. Tabii almasını bilene...
NİSAN - MAYIS GİBİ KİTABI ÇIKIYOR
Bugüne kadar danışanlarından kendisine gönderilen yaklaşık 120 bin rüyayı okuduğunu ve bunları incelediği söyleyen Zeynep Ergen, bu birikimini bugünlerde bir kitapta topluyor. Size şimdiden, Nisan - Mayıs gibi yayınlanacak olan kitabın çok ses getireceğini söyleyebilirim.
Rüyalar, hayatımızın bir parçası. Ne de olsa yaşantımız neredeyse üçte biri uyuyarak geçiyoruz. Kimimiz rüyalarını saatlerce anlatırken kimimiz "Hatırlamıyorum" diyerek geçiştiriyor. Oysa iyi ya da kötü bir hisle uyanmak, burnunuzda bir kokuyla ya da bir sesle birlikte kalkmak bile rüyaya dahil.
Zeynep Ergen diyor ki, "Bir rüya sizi uyandırıyorsa hangi türde olursa olsun bilin ki önemli bir mesajı vardır. Çünkü biz rüyayı ya değişmek için ya gelişmek için ya da haberci olarak görürüz."
"Haberci rüyalar ile genel kanılarınızı ve dünya batıyor, çıkıyor gibi şeyleri bir kenara koyabilirseniz, kendi kehanetlerimizi yazabiliriz" diyen Ergen, "Biz güvenli alanımızdan her çıktığımızda, rutini bozduğumuzda konfor alanımızı terk ettiğimiz için aslında kendi hayatımızın kahramanı oluyoruz" diye belirtiyor.
ORTAK BİLİNÇALTI VE ORTAK ALAN
"Biz rüyayı geçmişin, bugünün ve geleceğin birlikte aktığı bir yerde görüyoruz" diyen Ergen şunları söylüyor: "Rüya görenle birlikte, rüyalar da değişir. Bazen rüyanızda bir arkadaşınızı görürsünüz, o kişi sizi sabah uyandığınızda arar. Hala bilim dünyası bu telepatik durumun cevabını arıyor. Hem ortak bir bilinçaltı var hem de ortak bir alan var. İnsanlık tarihi savaşlarla ve göçlerle dolu. Bu nedenle kıtlık psikolojisi gibi ortak korkularımız da var."
Aslına bakarsanız bu ortak bilinç ve ortak alan konusunun üzerinde bence daha fazla durmak lazım. Ben geçmişte bunu çok önemsemezdim ama özellikle yoga yaparken kimi çalışmalardan oluşturduğumuz çember ve oradan akan bilgiler beni etkilemeyi başardı. Şimdi lütfen kendinize şu soruyu sorun; kalabalık grupların katıldığı terapilerde, kimi ayinlerde, dans gösterilerinde neden bir çember oluşturulur?
Geçmişteki bir tramvadan kurtulduğunuzda onun yükünden kurtuluyorsunuz. Yani bugününüzde bir şeyi değiştirdiğinizde böylece daha sonra gördüğünüz rüyaları da etkiliyorsunuz.
"Zamanın boyunduruğundan kendimizi çıkarmak gerekiyor" diyen Ergen şunları söylüyor: "Mümkünlerin ve olasılıkların mevcut olabileceğini düşünce olarak kabul edebilirseniz, kendinizi daha rahat hissedebilirsiniz. Özellikle haberci rüyalar için bu böyledir. Rüyalarda görülen kehanetlerle ilgili birçok şey söyleyebilirsiniz. İbn Arabi'nin bir sözü vardır, 'Kader gayrete aşıktır.' İlham kapısı herkese açık, sadece birinin diğerinden önce fark etmesi durumu söz konusu. Kur'an'da "Gaybı bilen Allah'tır" derken astroloji alanında önemli katkılar sağlayan, Endülüslü alim İbn Arabi "Rüyalar, hayal alemidir" demiştir. İbn Arabi'den yaklaşık 700 yıl sonra yaşamış olan psikiyatrist Carl Gustav Jung'un onunla pek çok şey için aynı cümleleri kurması da ilginçtir. Bu nasıl bir bilinç dışı bağlantıdır? Demek ki her birimiz ortak bilinçten alışverişte olma haline ya da farkında olma durumuna sahibiz. Ben, pek çok şeyin mümkün olabileceğinin bilincinde olup kendi farkındalıklarını geliştirmeleri için insanlara rüyalar konusunda yaptığım çalışmaları anlatıyorum."
ÜÇ ÇEŞİT RÜYA GÖRÜYORUZ
Kendisine kaç çeşit rüya olduğunu sorduğumda bana şunları söylüyor: "3 çeşit rüya görüyoruz. Tamamlayıcı rüyalar, eğitici rüyalar, öngörü rüyaları görüyor. Çok temelde rüya görme şeklinizden rüyalarda gördüğünüz simgelere kadar pek çok şey rüyanın hangi çeşit rüya olduğunu bize söyler. Gece uyanıp da rüyaya devam ediyorsanız bu tamamlayıcı rüyalara giriyor. Derin uyku seviyesine geçmeden önce görülen rüyalardır. Tamamen gündelik hayatta karşılaştığın kişiler ve durumlar üzerinden olağan sembolleri kullanır. Bir astronot için 'Mars' olağan bir sembolken sizin için bir şey ifade etmeyebilir. Sadece sembol de görmeyiz işittiğimiz rüyalar da vardır. Sesle uyanırsınız. Genellikle müzisyenler öyle uyandıklarını söylerler. Bazı rüyalardan ise bir duygu ile uyanırsınız. Mesela, "Sabah kalktığınızda sıkıntılı uyandım" dersiniz. Çünkü rüya gördüklerinle, duydukların ve hissettiklerinle bir bütün. Bunu tamamen bilinçaltı yapıyor. Eğer bir şeyin fazlaysa bunu azaltıyor, bir şey azsa bunu çoğaltıyor. Bir örnek verecek olursak, ilgisiz ve sorumsuz bir adamla birlikte olan bir kadın rüyasında şefkatli, sıcak kanlı bir adam görebilir. Bu durumu gerçek hayatında tam olarak açıklayamasa da bilinç altı bunu bilir ve eksik olan şeyi tamamlayarak gösterir."
OLAĞANDIŞI SEMBOLLERİN ANLAMI NE?
İkinci Dünya Savaşı'nda yabancı dil gibi çeşitli bilgileri askerlere uykudayken öğretmeye çalışan bilim insanları olduğunu biliyoruz ama rüyaların bizi nasıl eğittiği ilginç konulardan biri.
Bende Zeynep Ergen'e bununla ilgili iki soru soruyorum: "Rüyada nasıl eğitilebilirim?" ve "Bir rüyanın olağan dışı bir mesajı olduğunu nasıl fark edersiniz?"
O da her zamanki rahat tavırlarıyla bana şöyle cevap veriyor: "Çok derinde hissettiğiniz bir duygu ile uyanırsanız, rüyayı net bir şekilde hatırlarsanız, olayları farklı açılardan (kamera açısı gibi düşünün) görürsünüz, başka gecelerde de görmeye devam ederseniz, aynı sembolleri görürseniz ortada olağan dışı bir mesaj vardır. Bilinç altı egoya iki türde mesaj verir. Ya sanatla ya da bildiği türde bir sembolle. Hayatınızda yeni bir döneme başladığını ya ilk kez gördüğünüz bir sembolle anlarsınız ya da ilkokul öğretmeninizi görerek. Size olağan bir sembol gösterir ama senaryoyu değiştirir. Eğitici rüyalar yeni başlangıçları bize gösterirler. Kur'anı Kerim'de derki, "Allah taşıyamayacağınız yükü vermez." Rüyalar önceden bizi eğitir. Karşılaşacağım bir takım sorunlara hazır hale geliriz. Buna kimimiz tevekkül diyebilir. Bu nedenle kudretimizin yettiği deneyimleri yaşıyoruz aslında. Eğitici rüyalarda olağan dışı semboller de vardır. Örnek verirsek, rüya size geçmişinizde bir olayı gösterir ama mesela olayın içine pembe bir tavşan koyar. Eğitici rüyaları önemli bir karar aşamasındaysanız da görebilirsiniz. Karar aşaması size mesaj verir. Çünkü herkes hayatında bir takım işleri gerçekleştirmekle ilgili o ilhamı yakalayabilecek, o erki çıkartabilecek farkındalığa sahip. Biz güvenli alanımızdan her çıktığımızda, rutini bozduğumuzda konfor alanımızı terk ettiğimiz için aslında kendi hayatımızın kahramanı oluyoruz. Bir şeyler önce bilinçaltında hazırlanıyor, semboller değişiyor, kamera açıları değişiyor, olağan sembollerin dışında olağan dışı semboller konuyor. Birini affettiğinizde üzerinizdeki yük azalıyor. Çünkü aslında siz kendinizi affetmiş oluyorsunuz. Rüyalarınızdaki sıkıntıdan böylece kurtuluyorsunuz."
DOLUNAY VE YENİ AY DÖNEMİNE DİKKAT
Rüyaların en güzel tarafı, dünyadaki yaşam ile ilgili de bize bazen öngörüler sunuyor olması. Ben bunları kendi hayatımda yaşıyorum. Hem haberci rüyalar hem de öngörüler konusunda sıkıntı çekmiyorum. Görüyorsun da ne oluyor derseniz, bundan dolayı zengin olmuşluğum yok ama başımı beladan kurtarmışlığım var. Bu öngörü rüyaları içinde Ergen şunları söylüyor: "Herkes yeni ay zamanlarında başlangıçlarla ilgi mesajlar alıyor. Ortak alan hissi gibi. Bu güne kadar yaklaşık 120 bin rüya okumuş biri olarak yeni ay dönemlerinde çok farklı yerlerde yaşayan pek çok insanın tek bir olayın farklı yüzlerini gördüğüne tanık oldum. Bu da bana bizim ortak bilinçte olduğumuzu gösteriyor. Dolunay dönemlerinde de hayatında bir şeyi salıyor, değiştiriyor ya da dönüştürüyorsan önce bunun bilgisini alıyorsun rüyanda sonra da bunu hayatına katıyorsun. Yani şu ana kadar okuduğum rüyalarda öngörü rüyalarının yeni ay ve dolunay döneminde görüldüğüne tanık oldum. Öngörüler aynı zamanda bizi nerede kehanetle ilgili boyunduruktan kurtarıyor? Aslında evrende kanunlar değişmez. Karanlık ve aydınlığın savaşını kimse kazanamıyor. Öngörüler ve kehanetler kısmında da herkes kendi habercilerinden haber alma potansiyeline sahip oluyor. Bunu da olağandışı sembollerle fark ediyor. Anadolu iki tane arketip vardır. Biri çiğ et, diğeri diş. Diş, kök çakra ile köklerle ilgilidir. Kişi sıkıntılı bir durumdan geçebilir. Çiğ et gördüğünüzde de bir ihanetle karşılaşabilirsiniz. Ama bu durum hayvancılıkla uğraşan yerler ve kişiler için geçerli değildir. Onlar için bolluk, bereket demektir. Kabus bile görseniz sistem size şu mesajı veriyor; 'Sen buradan geçmeye hazırsın'."
RÜYALARIN KENDİ BİLİNCİ VAR
Ben rüyalarımı yönetebildiğimi söylerken Zeynep Ergen'in buna şöyle bir yanıtı var: "Kimi insanlar rüyalarını yönetebildiğini söylüyorlar ama aslında rüyaların kendi bilinci vardır, gördükleri orası ile örtüşür. Biz rüyaları yönetmeyiz rüyalar bizi yönetir."
Ergen şöyle devam ediyor: "Çok fazla sembol görüyorsanız bu zihninizin çok dolu olduğu anlamına gelir. Zihin odalardan oluşur. Her sembol bize farklı bir şeyi anlatır. Onun anlattığı hiç bitmez. Uykuya geçmeden önce günün muhasebesini yapmayın mesela. Çünkü siz o odaların kapısını böylece açmış oluyorsunuz. Sonra gece kabus görmeniz çok normal. Zihin aktif oluyor bu durumda. Farkındalığınız arttıkça gördüğünüz semboller de değişir."
Rüyayı gördüğünüz alan ve ortamda uyarıcılar değiştiği için bu göreceğiniz rüyayı da etkiliyor. Ergen'in eğitimlerinde altını çizdiği şeylerden biri, herkesin ilham alma ve kendi kehanetini yakalama bilgisine sahip olması. Bir diğeri de hepimizin hikayesinin birbirimizle ilişkili olduğu ve birbirimizden öğrendiğimiz çok fazla şeyin var olduğu. Eğitimlerinde çok sayıda sembolü anlatıyor ama ben ona, "Rüyalardaki sembollerle ilgili deforme olmuş bir takım bilgiler var mı?" diye soruyorum. O da bana şunları sıralıyor: "Saç rüyalarına sıkıntı derler. Oysa tam tersidir. Her bir saç teli kadın için gözdür, sezgidir. Saç güç sembolüdür. Japonlarda da böyledir. Samuraylar yenildikleri zaman saçlarını keserler. Yani güçlerini azaltırlar. Rüyada ayakkabı görmenin olumsuz bir tarafı yoktur. Kadınlar ayakkabıyı çok severler. Ayakkabı erkin sembolüdür. Kadınlar tüm dünyada baskı altında yaşıyorlar ve satın aldıkları ayakkabılarla güçlü olduklarını kanıtlama çabası içindeler. Rüyada görülen ayakkabıda yeni bir karar almak, bilgiye ulaşmak, erk sahibi olmak anlamındadır. Aynı zamanda evlilik sembolüdür. Ayrıca kan rüyayı bozmaz. Çünkü kan hayatın sembolüdür."