Geleceğin peşinde
Geleceğin peşinde
İşlerimizi son dakikada yapmaya bayılıyoruz. Faturalar son dakikada yatırılıyor, sınava birkaç gün kalmışken hazırlanılıyor, toplantı öncesi notlara bakılıyor, tatile son dakikada karar veriliyor… Planlama yapmak bize zor geliyor. Yarını bugünden planlayanlar, geleceğin kontrolünü ele geçirmek için yarışıyorken, biz bunu ne kadar yapabiliyoruz? “Balık baştan mı kokuyor” dediniz? Öyle mi? Soralım hemen… Sizce hangi alanda doğru düzgün yürüyen bir politikamız var?
Planlama her alanda önemli ama sanırım en önemlisi eğitim… Sizce bir eğitim politikamız var mı? Amerika, Japonya, Hindistan ve Rusya başta olmak üzere birçok ülke bilime ve sanata büyük yatırım yapıyor. Biliyorlar ki yakın gelecekte çalışma hayatının pek çok bölümünde insanların yerini robotlar alacak. Duygusal zeka, sanat ve sportif alanlar kendini geliştirenler daha fazla iş bulabilecek. Çoğu meslek gelecekte yok olup gidecek. Bugün yurt dışındaki okullarda bilimsel çalışmalar yapabilen, okul yönetimleri tarafından desteklen öğrenciler; ülkelerinde kendi kendine öğrenebilen, her araziye uyum sağlayabilen robotların üretilmesine vesile oluyorlar. Kasiyersiz işyerlerinden şoförsüz araçların üretilmesine kadar farklı alanlarda ilk adımların atılmasına yol açıyorlar. Dünya gelişiyor ama biz yerimizde saymaya devam ediyoruz. Hatta geriliyoruz diyebiliriz.
***
Geçtiğimiz günlerde birkaç okulda öğrencilerle bir araya geldim. Karşımda mezun olduktan sonra ne yapacağını tam olarak bilmeyen, işsizlik girdabına daha mezun olmadan giren umutsuz bir kitle vardı. Başka ülkelerdeki yaşıtları farklı alanlardaki çalışmaları nasıl bir üst seviyeye taşırız derdindeyken, onlar ülkemizin bitmek bilmeyen sorunlarının yarattığı akıntıya bırakmış gibiydiler kendilerini.
Bilim ve sanatla uğraşması gereken okul müdürleri, siyasetle bağlantı kurup gençlerin söyledikleri marşlara takılıyorsa, farklı bir sonuç beklenebilir mi yaşananlardan? İşgal edilen vatanımızın hangi şartlar altında kurtarıldığını, nelere göğüs gerilerek bu toprakları düşmanın elinden aldığını bilen öğrencilerin, İzmir Marşı’nın yasaklanmasına gösterdikleri tepkiden daha doğalı var mıdır? Ve mezun olan ağabeyleriyle birlikte herkesin onlara destek olması kadar anlamlı bir şey… Bu bir siyasi pati meselesi değil, bu bir vatan meselesidir. Hangi görüşten olursa olsun, herkesin bu yasağa tepki göstermesi gerekir.
***
Ekonomisinde delikler olan, işsizlikle mücadele edemeyen, kaynakları elinden alınan, demokrasinin işlemediği ve komşularıyla anlaşamayan bir ülkeyi uzaktan yönetmek çok zor olmasa gerek… Yabancı ülkeler sadece bilim ve teknolojiyi kullanmıyor aynı zamanda algı yönetimi yürütüyorlar. Buna her zaman takılan, çanak tutan birileri oluyor. Ve o birileri bu algı yönetimini 130 yıllık geçmişinde, yüzlerce değerli insan yetiştiren, Atatürk’ün bizzat ders verdiği İzmir Atatürk Lisesi’nde sürdürmeye cesaret edebiliyorsa biz de burada birkaç kez daha düşünülmeliyiz. Bu arada İzmir Atatürk Lisesi’nde İzmir Marşı okunmasına izin vermeyerek tepkilere neden olan okul müdürünün çıkan haberlerin aksine görevinden alınmadığı ama soruşturma açıldığını öğreniliyor. Soruşturma sonrasında bu okul müdürüne verilecek ceza, bize nereye doğru gittiğimizi bir kez daha gösterecektir.
Bugün, Mustafa Kemal Atatürk'ün gençlere armağan ettiği 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı. Bugün Ulu Önder’in bize çizdiği yolda bir kez daha nerede durduğumuzu hatırlamamız ve onun çizdiği yolda ne kadar gidebildiğimizi düşünmemiz gereken gün. Bugün, vatan dediğimiz bu topraklara ne kadar sahip çıktığımızı kendimize sormamız gereken gündür. Ülkemize, bayramımıza ve geleceğimize sahip çıkalım…
Yorumlar -
Yorum Yaz