Yeni lezzetlere
kapılarını açtılar
Günlük koşuşturma içinde evlerimizin mutfağında çok vakit geçiremiyoruz. Hele ki bu konuya özel bir ilgimiz ve yeteneğimiz yoksa. Daha çok, kısa zaman alan, fazla uğraştırmayan pratik yemeklerle günü geçiştiriyoruz. Bildiğimiz yemeklerden de pek vazgeçemiyoruz. Eğer benim gibi muhteşem yemekler yapan bir anne ve babaya sahip değilseniz veya bu işte usta bir eşiniz yoksa, damak tadımızı geliştiren yegane şey, yaşadığımız kentteki restoranlar oluyor.
***
Bugün New York'taki restoranları gezmeye başlasınız 15 yıl sonra aynı restorana yeniden sıra geliyor. Şangay da bu konuda çok önemli şehirlerden biri haline geldi. Dünyadaki tüm ünlü restoranların bu kentte bir şubesi var. Gastronomiyle insanları kendine çeken kentler artarken, İzmir yerinde sayıyor. Şehrimizde iyi bir mönünün yaratıcısı şef bulunduran kaliteli mekanların sayısı ise, iki elin parmaklarını geçmiyor.
Bu mekanlardan biri de Pizza Venedik. 35 yıldır İzmir'de hizmet veren markanın yaratıcısı Ahmet Günter Sezener, dünyadaki değişeme ayak uydurarak mekanının kapılarını yeni lezzetlere açmaya başladı. Bunda bir süre önce işe dahil ettiği çocukları Osman ve Melodi'nin de büyük katkısı var.
Geçtiğimiz günlerde bir grup gazeteciyle bu yeniliğin tadına varma şansına sahip oldum. Birbirinden kaliteli şarapların eşliğinde dünyaca ünlü İtalyan şef Fabio Ugoletti'nin yemeklerini yedik. Önümüze her getirdiği yemeği güler yüzüyle anlatıp, bizi sunduğu lezzetle şaşırtan 36 yaşındaki Ugoletti, yıldızlı restoranların, Formula 1'in şefliğini yapan, dünyaca ünlü restoranların danışmanı, Apicus'un (İtalya'nın en önemli gastronomi okulu) eğitmeni.
Hazırladığı iki özel mönü, iki gün boyunca İzmirliler'in beğenisine sunuldu. Pizza Venedik, bundan böyle Ugoletti gibi ünlü şefleri restoranına konuk edip onlardan kendileri için özel bir mönüler hazırlamalarını isteyecek. Bize kalan da onların bu aşkla yaptığı yemekleri yiyip ilham almak olacak.
Toskana bölgesinden getirilen iki farklı erken hasat zeytinyağını, özel yapım fındıklı ekmeklerle tattıktan sonra yönelttiğim soruları yanıtlayan Osman Sezener, Alsancak'ta kaliteli bir restoran daha açacaklarının müjdesini verdi. Osman ve sevgili kızkardeşi Melodi Sezener, yeni lezzetlerin peşinde olan iki kardeş. Osman, Bilkent Üniversitesi'nden sonra dünyanın en iyi üç aşçılık okulundan biri olarak kabul edilen French Culinary Institute, sonrasında Institute of Culinary Education'da İtalyan mutfağı üzerine eğitim görmüş. 2007'den bu yana Venedik Pizza'nın başında ve yine kardeşi gibi İzmir Ekonomi Üniversitesi Mutfak Sanatları Bölümü'nde öğretim görevlisi olarak da çalışıyor.
Bunları öğrenirken önüme nohut kreması eşliğinde bebek kalamarlar geldi. Bu iki farklı tadın iç içe geçmiş yeni hali hepimizi etkiledi. Hemen arkasından bu kez ağır ateşte domates sosunda pişmiş bebek ahtapot geldi. Herkes birbirine soruyordu, "Nasıl buldun?" diye. Tek bir cevap vardı: Nefis... Güneşin tepede parladığı güzel bir kış gününde yenen böyle keyifli bir yemek, son bir ayda yaşadığımız tüm olumsuzluklara rağmen sanki beni yeniden sımsıkı bağlıyordu hayata. Sonuçta hepimizin kapatılması gereken yaraları var ve şükür ki keyifle yenen yemeğin verdiği mutluluğun iyileştirici etkisi yadsınmayacak kadar çok.
Son bir kaşıkla önümdeki tabağı temizliyorum... Ugoletti yine karşımda. Bu kez mantar çorbası var masada. Yoğun bir köpüğün altında, kızarmış ekmekle yenmeyi bekliyor. Mantarı çok sevmem ama çorbası güzeldi. Arkasından da enginar ve mantarla doldurulmuş ravioli geldi. Hem de kuzu eti, pecerino peyniri ve trüf mantar sosuyla sunuldu. Bu sos olayı çok ilginç... Güzel bir yemeğin sırrı bence sosunda yatıyor.
Aynı şey portakal ile kaplanmış ördek göğsünde de karşımıza çıkıyor. Yanındaki endivyen ve fırınlanmış patatesler bir harikaydı.
Ve İtalyan şef sahneye son kez çikolatalı mousse ile gelip bizi mest ediyor. Yanında safran ile pişmiş armut, erken hasat sızma zeytinyağı ile damakta nefis bir tat bırakıyor. Üzerine de bir tatlı sert likör... Bu son ikramla birlikte, masamızdaki herkesin yüzüne kocaman bir gülümseme yerleşiyor. Sanki bir daha kaybolmayacakmış gibi. Sizin de her zaman gülümsemeniz dileğiyle...
Dip not
Geçtiğimiz günlerde İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi'nde açılan Salvador Dali'nin resim sergisini yazmıştım. Çok sayıda okurumuz arayıp bu sergiyi pazar günü görmek için sergi alanına gittiklerini ama merkezin kapalı olduğunu söyledi. İnsanların tatil gününde kapalı olan böyle bir sergi salonu beni üzdü... Ya sizi?