Siyah ve beyaz
taşların dansı
Bugünlerde insanları bir oyunun peşinden sürüklenirken görüyorum. Tesadüf müdür bilmiyorum ama parklarda, plajlarda, kafelerde ve sokaklarda bir tahtanın önünde siyah ve beyaz taşlara bakıp düşünen insanlara rastlıyorum. İyiliği ve kötülüğü temsil ettikleri söylenen bu taşlarla, oyuncular hem kendilerine hem de rakiplerine karşı galip gelmeye çalışıyor. Hayır, bahsettiğim satranç değil... Taşları; yuvarlak, yassı ve orta boyda olan bir düğmeye benziyor.
***
Biraz düşününce, bu oyunu ilk kez Russell Crowe'un şizofreni hastası dahi bir matematikçi olan John Nash'i canlandırdığı 'Akıl Oyunları' adlı filmde gördüğümü hatırladım. Oyunun ismi 'Go'ydu... Go; yüzlerce yıldır oynanmasına rağmen hala Uzakdoğu'da en popüler strateji oyunu. Ayrıca çoğu insan için de bir sanat dalı gibi görülüyor. Kendisine has bir felsefesi var ve insanın kişisel gelişimine önemli katkısı olduğu söyleniyor.
Çevremizde bu kadar mutsuz insan varken hayatlarımıza daha yukarıdan bakmak için farklı bir yola aracılık ediyor gibi geldi bana. Biraz araştırdığımda gördüm ki, İzmir'de bu oyunu oynayanlar bir dernek çatısı altında toplanmışlar. (İzmir Go Oyuncuları Derneği) Oyunu izlerken sanki hem eğlendiklerini gözlemledim hem de her türlü düşünceden uzaklaşıp kendilerini oyuna kaptırmış olduklarını.
19 yatay ve 19 dikey çizgi bulunan go tahtasında 361 kesişim noktası var. Bu da Çin ay takvimine göre bir yıldaki gün sayısına eşit. Tahtanın dört köşesi de, mevsimleri temsil ediyor. Go, hayatın küçük bir yansıması gibi görülüyor. Oyunda üstün olmanın kuralı, tahtada daha çok alana sahip olmaya dayanıyor.
Oyun, Taoculuk ve Zen felsefesiyle paralelliklere sahip... Taoculukta, hayatımızdaki boşlukların önemine işaret edilir. Mesela bir testinin bizi ilgilendiren yanı içindeki boşluktur değil mi? Evlerimizi yaşanılır kılan da pencere ve kapı boşluklarıdır... İşte oyuncular için de tahta üzerindeki en fazla alana sahip olmak da bu yüzden önemli.
Buradan bakıldığında tasavvuftan da çok uzak sayılmaz. Çünkü oyun açgözlü olamamayı ve sabırlı olunması gerektiğini öğretir gibi karşımızda duruyor. Oyunun ustaları oyun sırasında karşısındaki kişinin nasıl bir kişiliğe sahip olduğunu kavrayabiliyor.
***
Go sadece yaşantımızda önemli bir renk olabilir ama elbette onu bir kurtarıcı gibi görmek de anlamsız.
Yazının başına dönersek, yani Akıl Oyunları filmine, bir dahi de olsa matematikçi Nash oyunda sınıf arkadaşına yenilir. Kızar aldığı yenilgiye. Bitirme tezi için aradığı ilhamı Nash'e go da veremez. Bir süre sonra ilhamı karşısına çıkan güzel bir kadında bulur. Ve böylece modern ekonominin babası İskoçyalı Adam Smith'in rekabette 'birey hızı ortak yarar sağlar' terosini çürütür.
Umarım bizim de karşımıza her zaman iyilikler ve güzellikler çıkar...
https://www.facebook.com/#!/ktdgokmen
https://twitter.com/Kucuktasdemir