Beyninize iyi bakın
Beyninize iyi bakın
Her şey beynimizin içinde… Orada şekillenip, orada gelişiyor sonra da biz ne istiyorsak bizi zamanla ona dönüştürüyor. Bu neyi ne kadar çok istediğimize ve arzu ettiğimiz şey için ne kadar çabaladığımıza bağlı biraz… Bir mucizeler bahçesi gizli zihnin duvarları arasında ve siz onu besledikçe o da olgunlaşıp size sunuyor bir süre sonra cömert bir el gibi tüm meyvelerini. İstediğinize kavuşmak da yetmiyor bazen. Söz gelimi bir öğretmen olmayı hayal ettiniz ve sonunda da bir öğretmen oldunuz. Ama bu kadarla bitiyor mu? Mesleğinizin en iyi isimleri arasında yer almak ve öğrencilerinizin donanımlı, iyi birer ergen olması için çabalıyorsunuz. Tabii biraz idealistseniz, işinize ve kendinize saygı duyuyorsanız… Eğer birikimleriniz fazlaysa siz beklentilerinize kavuşuyorsunuz, öğrencilerinizin de bıraktığınız izleri takip etmesi kolay oluyor. Ve halka yavaş yavaş kuruluyor.
***
Bahsettiğim çember sizi kurduğunuz hayallerin peşinden gitmeyi öğreten anne ve babanızdan başlayıp size, sonra da sizden öğrencilerinize ve onlardan da kendi çocuklarına kadar uzanıyor. Ve her seferinde ilk adım inançla atılıyor. Kendine inanmakla…
Yapmak istediğiniz ama yapamadığınız ve es geçtiğiniz şeyleri hatırlayın… Ne kadar istiyordunuz başarmayı ve ne kadar inanıyordunuz başarmak için kendinize? Gerçekten başarmak için çabaladınız mı? Başarmak için yeni yollar aradınız mı? Peki ya ne zaman ve nasıl pes ettiniz?
Hayat bize ipler uzatır ve biz o ipleri kendimize doğru çekeriz. Yaş aldıkça kendimize çektiklerimizde ya da ucunu bıraktıklarımızda ustalaşırız. Bu bilinmezliğin içinde birçok insanla yüz yüze geliriz. Kimi etkiler yaşantımızı; bazen yönünü değiştirerek, bazen bir soru işareti bırakıp giderek, bazen canımızı yakarak, bazen merhem olarak. Kimi de öylece geçip gider; gönlümüzde bir yer bulamayarak. Farklı tecrübeler bizi başarılara ya da çöküşlere sürükler. Biz bizi bizde görürüz de umudun ışığıyla nereye doğru gideceğimizi öyle belirleriz...
***
Kalp durmadıkça umudun tükenmediğini anlatan bir film izledim geçenlerde. Türkçeye, “Hediye eller” diye çevirebileceğim yapıt bir cerrahın hayatını anlatıyordu… Gerçek bir yaşam hikayesinden alınan filmde, siyam ikizlerinin hayatta kalabilmesi ve birbirlerinden ayrılarak yaşamlarını sürdürmeleri için gereken çok zor bir ameliyatı üstlenen doktorun hayatına mercek tutulmuş. Kare kare Ben Carson’un hayatını izliyoruz… Öyküde, okuma yazma bilmeyen, 13 yaşında evlenen bir annenin 2 oğlunu her türlü imkansızlığa rağmen nasıl büyüttüğü, onlara nasıl özgüven ve hayal etme yetisi aşıladığını görmek çok keyifliydi. Düşünün annesi sayesinde tüm engelleri aşıp doktor olan bu çocuk, meslek hayatı boyunca en zor operasyonlar girip sayısız çocuğun hayatını kurtarıyor. Kısacası alanında bir dahi oluyor…
Kurtaracağımız hayatlar, öğreteceğimiz bilgiler, planlarını çizeceğimiz evler, besteleyeceğimiz şarkılar, biçim vereceğimiz heykeller, vergi yükünden halkı kurtarma çareleri, barış için atılması gereken adımlar ve daha nicesi beynimizde…
Ona iyi bakın…
Yorumlar -
Yorum Yaz