Metin Akpınar ve Müjdat Gezen
Metin Akpınar ve Müjdat Gezen
Biri size yalan söylediğinde, aslında yalan söylediğine kızmazsınız. Bir daha ona inanmayacak olmanıza kızarsınız. Uzun bir süredir inanmıyoruz.
Fareli Köyün Kavalcısı ile büyümüştük zaten biz. Koşulsuz inanlarının sonunu görmüştük… O yüzden bıraktık inanmayı. Düşünmeyi, okumayı, sorgulamayı ve araştırmayı seçtik…
George Orwell’in yazdığı Hayvan Çiftliği'ni okuduğumuzda hissetmiştik bu duyguyu. Bazı hayvanların diğerlerine göre daha eşit olduğunu vurgulayan satırlar bize hiç yabancı gelmemişti. Hayvanların çiftliği ele geçirme çabasında fark etmiştik yaşadıklarımızı.
Tosca operasında, Charlie Chaplin’in Hitleri eleştirdiği filmde, her hangi bir kazanım için politik gücün nasıl kullanıldığı çok önce anlatılmıştı bize.
Tehlikeli Oyun adlı sinema filmini izlediğimizde bir kez daha anladık ötekileştirmenin vardığı sonuçları. Açtığı büyük yaraları.
Nicedir, frenleri patlamış bir arabanın içinde yokuş aşağı gider gibiyiz. Ve merak ediyoruz sonumuzu.
En çok Samuel Beckett'in yazdığı tiyatro oyunu Godot'yu Beklerken'i izlerken üzülmüştük. Destanlar yaratsa da kıymetini bir türlü bilemediğimiz, bir daha hiç gelemeyecek birini beklemenin hüznü sarmıştı hepimizi.
Artık ilahi adalete de inanmıyoruz. Çünkü biliyoruz; dünyayı yöneten şirketlerin daha fazla para kazanmak için yaptıklarını ve başlarına hiçbir şey gelmediğini… Şirket yönetir gibi ülke yönetmeye çalışan Trump’ın hilelerle geldiği seçim sonucunda hala nasıl koltuğunda kalabildiğini... Gelişmiş ülkeler sıralamasında en üst sıralarda yer alan Norveç’in silah satarak, ülkelerin kana boğulmasını sağlayarak bu noktaya ulaştığını.. Rıza Sarraf’ın yaptığı onca şeyden sonra nasıl serbest kaldığını, Çiftlik Bank ile vurgun yapan Tosun’un hala elini kolunu sallaya sallaya nasıl gezdiğini… Hepsini biliyoruz ve görüyoruz…
2019’a giriyoruz ama itiraf ediyorum, 90’lı yılları özlüyorum…
Belki şimdi, “Yazının sonuna geldin ama başlığa isimlerini koymana rağmen henüz Metin Akpınar ve Müjdat Gezen’le ilgili tek kelime yazmadın” diyeceksiniz. Bir gün onları da konuşuruz, üzerine başka yazılar yazarız.
Yeni yıla girerken yeniden “inanmayı” diliyorum. Gerçek adalete ve iyi insanlara…
Sanatla kalın…
-----
İzmirli şairler yazdı
Okan Uslu söyledi
Geçtiğimiz günlerde şair Yasemin Mirahmetoğlu bana kitabıyla birlikte bir CD hediye etti. İçinde Okan Uslu’nun seslendirdiği nefis Türk Sanat Müziği şarkıları yer almakta. Türkiye’de albüm yapmak, hele ki Türk Sanat Müziği albümü yapmak maliyeti açısından büyük bir çılgınlıkken karşımda böyle bir projeyi görünce çok şaşırdım ve de heyecanlandım. “Yeminler Etmiştik” adlı albüm, 10 İzmirli şairin Türker Atik tarafından bestelenen şiirlerinden oluşuyor. Albümde yer alan diğer şairler de şöyle: Benal Özçelik, Halim Akın, Çakmar Çakmak, Gaffar Güllü, Türker Atik, Turan Atasever, Sevgi Çetinbilek, Erman Öcal ve Ömer Sabri Kurşun. Olimpiyat Müzik tarafından yapılan albümünde aranjör olarak Atilla Irgız yer almış. Albümü ben çok beğendim. Umarım siz de beğenirsiniz.
Yorumlar -
Yorum Yaz