Sevgili aşklarımız Gökmen Küçüktaşdemir Sevgili aşklarımız var bizim… Sevgili aşklarımız… İlkokul yıllarından başlayan bu serüvende değişik yüzlerde farklı karakterlerde yaşattığımız aşklarımız… Bir düşünsenize hepsi nasıl bir heyecanla sardı bedenimizi, hepsi nasıl yavaş yavaş sokuldu yaşamımıza. Şimdi ben titreyen vücudumu, süreç dilimi, saçmaladığım anları hatırlarım geçmişe şöyle bir baktığımda; ilk tanışma, ilk teklif, ilk öpüşme anlarında… Kızaran yanaklar, gizliden gizliye aktarılan mesajlar, oyunlar oyunlar… Ve sevgili aşklarımız büyüdü, biz büyüdük… Kimi hüsranlara, kimi sebepsiz ayrılıklara, kimi araya giren mesafelere bıraktı yerini… Kiminde büyük hatalar yaptık, seçimlere zorlandık, seçtik seçildik… Bu seçimlerin bazıları bizi doğru yollara çıkarırken bazılarında da yanlışlarımızı görür görmez hakim olamadık gözyaşlarımıza. Bulutsuz gecelerde yıldızlar kayardı, yüreğimizde bir kıpırtı. İlk aklımıza gelen sevgili aşkımız olurdu ve ona adadığımız bir dileğimiz… Her mevsimde aşık olduk… Mevsimler yükledik yüreğimizin çarpıntısını… “Hormonlarımız” dedik, “Yeşil, çiçek, böcek” dedik ilkbaharda aşık oluverdik. Yaz geldi soyunduk “yaz aşkı” olduk, sanki kızamık, ne bileyim grip olur gibi. Sonbahar hüzün getirdi vedalarıda birlikte. Aynı zamanda da yeni aşklar. Kışın üşüdük, ansızın birinin sıcaklığına enerjisine ihtiyaç duyduk ansızın aşık olduk… Ya sizin aşk mevsiminiz hangisi? Hangi mevsimde aşık olmak çeker sizi? Ya uzun birlikteliklerde geçen mevsimler neler gösterdi size? Sevincin yanında üzüntü de paylaşılmalıydı… Aşkımızı hiç bırakmayıp sıkı sıkı sarıldık zor günlerde, iyi günlerde olduğu gibi. Üzüntüler böylece hafifledi yerini mutluluğa bıraktı. Mutluluk paylaşıldıkça büyüdü, büyüdü… Önce arkadaşlara sonra ailelere ulaştı. Ve tabii ki geleceğe uzanan planlar yapıldı böylece… Keşke hep böyle bitse dediğinizi duyar gibi oluyorum… Ne demiş Aragon, “Mutlu aşk yoktur”. Hepimiz bu kadar şanslı olamadık, anlaşılan Aragon da şanslılar arasında yer almamış… Onlarca yüz biriktirdik, karşılıksız sevgiler, yaşanırken ansızın yok olan ilişkiler, terk edişler… Adına “ayrılık” diyerek kısa süreli dinlemelerle yenilerine yol verdik. E, yorucuydu aşk, kolay değildi bu “kendinden verme” hali… Sevgili aşklarımız; aşkı, sevgiyi, dostluğu, umudu, coşkuyu, kıskançlığı, saygıyı, üzüntüyü sevinci, mutluluğu büyüttü beraberinde. Daha ne çok duygu, ne çok heyecan, ne çok an sevgili aşklarımızla girdi yaşantımıza… Hep hissederek, paylaşarak, anlatarak ve hatta anlatmaya çalışarak büyüdük. Kötü tüccarlardık severken… Yüreğimizde bembeyaz sayfalara ayırırken mektuplar, şiirler yazdık aşkımıza hitaben. Biraz gülümsesin diye küçücük de olsa hediyeler aldık. Onun gülümseyen yüzü bizi nasıl da mutlu etti değil mi? Bizler mutluyduk sevgili aşklarımızla hayaliyle bile. Aşkın büyüsüyle pembe bulutlardan evrenin renklerine, güzelliğine bakıp sarhoş olduk. Yanımızda olsa da, olmasa da… Şimdi hepimizin aşkları var ya da yepyeni aşklar beklemekte bizi bir yerlerde… Biz istesek de istemesek de, yaşımız kaç olursa olsun aşklarımız olacak galiba ne dersiniz? Bazen soluksuz yaşayacağımız, bazen herkesten saklayacağımız sevgili aşklarımız...