Aynı yöne bakmak
Aynı yöne bakmak
Gökmen Küçüktaşdemir
Hani seviyoruz ya, çok seviyoruz hani... Onu görmek için her şeyi yapıyor, kalbini kazanmak için çaba sarf ediyoruz ya. Emeklerimiz karşılık buluyor hani bazen. Mutluluk patlamalarıyla, sevinç çığlıkları, yürek çarpıntıları ile ulaşıyoruz istediğimize hani, sonra birbirimizin hayatına dağılıyoruz. Buluştuğumuz yerlerde iç içe geçiyoruz. Sevgi denen, belki de aşk denen şeyi dokunarak, hissederek, her anımızda, her nefes alışımızda yaşıyoruz ya... Akrep yelkovanı kovalarken hani onsuz olamayacağımızı, yaşayamayacağımızı düşünüyoruz. Kimsenin ona zarar vermesini istemiyor, en ufak bir sorunda, sorun yaratanın karşısına dikiliyoruz ya... Her şey ne güzel ve ne büyülü geliyor gözümüze. Hayat daha anlamlaşıyor, baktığımız yerlerde çiçekler açıyor sanki. Gökyüzü daha bir mavi, tabiat daha bir yeşil geliyor hani bize.
Sonra akıyor zaman, uzun geceler günlere karışıyor. Günler, haftaları, ayları takip ediyor. Bakmışız karabulutlar dolaşıyor etrafımızda. Bir gün başladığımız yerden çok uzaklaştığımızı hissediyoruz. Biz aynı biz değiliz ve sevdiğimiz kişi başka birine dönüşmüş olarak görünüyor ya bize. Ayrılık vaktinin geldiği gerçeğiyle karşı karşıya kalıyoruz. Fikirler buluşmuyor, düşünceler ayrışmış, değişim farklı noktalara bizi atmış. Tartışmaktan yorgun düşmüşüz. İşte o an bir şey oluyor, bir şey...
Taraflardan biri diğerine, genellikle de daha çok ayrılmak istemeyen ayrılmak isteyen tarafa yükleniyor da yükleniyor. Bu neyin acısını çıkarmaksa, neyin intikamını almaksa, bir savaş başlatıp kendince karşısındaki düşman belliyor. Hani şu saçının teline zarar gelmesinden imtina ettiği kişiye, eşim dediği, "işte hayatımın anlamı olarak seçtiğim adam ya da kadın" diyerek çevresindeki insanlarla tanıştırdığı, ruhunun bir parçası olduğunu savunduğu insana. Onu yıkıp yok etmek, parçalandığını görmekten zevk aldığı anı yaşamak için. Onca güzel geçen anın keyfiyle, hayatında bıraktığı anların tadıyla ömrünü tamamlamaktansa kazanan taraf olup sevinç çığlıkları atmak -hadi çok acımasız olmayalım- egosunu tamir etmek için, yenilenme çabası için tercih ediyor bunu.
Ne kazanıyor sonunda tam olarak bilinmez ama şu bir gerçek ki her iki taraf da çok üzülüyor ve çok yıpranarak tamamlıyor bu süreci. Nedense çok az insan birbirine mutluluklar dileyerek farklı yolculuklarda olmayı tercih ettiğini birbirine güzel ve anlaşılır bir dille söyleyebiliyor. Ortadaki gerçekliği kabullenebiliyorlar.
Tüm bunlar birbirini çok severek bir ilişkiye başlayan iki insan arasında yaşanırken, bizden dünyanın güzel bir yere doğru gittiğini düşünmemizi bekliyorlar. Oysa dünyayı güzelleştirecek olan bizleriz. Bireylerin hayata bakışıdır. Sevgi üzerinden aynı yöne doğru bakan toplumlar, istedikleri hedefe varabilirler...
Yorumlar -
Yorum Yaz